Advertisement

Son dönemlerde sıcak para konusunu fazla konuşur olduk. ABD Merkez Bankası’nın (FED) “ikinci dalga para basma operasyonuna” yakında başlayacak. Miktarı tam olarak bilinmemekle birlikte 500 milyar ila 1 trilyon dolar arasında bir tahvil alımı operasyonu planlandığı piyasalarda yaygın bir söylenti halinde. Dolayısıyla sıcak para konusunu daha çok konuşmaya devam edeceğimiz kesin. BİZE DE YÖNELECEK ABD ekonomisinin canlanması için çıkarılacak bu yeni likiditenin arzulanan amacı gerçekleştireceği kesin değil. Konut sektörü hâlâ sorunları ile boğuşuyor. KOBİ’ler geleceklerinden emin olmadıkları için istihdam olanakları yaratmaya pek sıcak bakmıyorlar. Dolayısıyla FED’in çıkaracağı likiditenin çok az bir kısmı ABD ekonomisinde kullanılabilecek. FED’e geri dönmeyen geri kalan ise diğer ülke piyasalarına yönelecek. Bundan biz de payımızı alacağız. Sıcak para bize de gelecek. IMF’nin yaptığı ve Türkiye de dahil 32 ülkeyi kapsayan bir araştırmaya göre 2002-2009 arasında yaratılan likiditenin büyük çoğunluğu hisse senedi piyasalarına gitmiş. Bu kez de aynı şekilde bir eğilim gözlememiz olası. Grafik Türkiye’nin cari işlemler açığının finansmanı için gelen sıcak paranın 2004- 2010 yılları arasındaki serüvenini bize gösteriyor. Garanti Bankası Araştırmalar Müdürlüğü’nün hazırladığı bu grafikte Merkez Bankası’nın sıcak para tanımı kullanılmış. Küresel kriz hariç daha önceleri göreli olarak düşük miktarlarda olan sıcak para girişi 2010 yılında hem miktar olarak artmış hem de cari işlemler açığının üzerinde gerçekleşmiş. ETKİLERİ, KORUNMA YOLLARI FED tarafından yapılacak 2. parasal gevşeme sonrası üç oluşum bizi bekliyor. Birincisi, gelecek sıcak para miktarı daha da artacak. İkincisi, İMKB endeksi daha da yükselecek. Üçüncüsü ise TL daha fazla değer kazanacak. Seçim öncesi hükümetin bu gelişmelerden memnun olmaması için bir neden yok. Başbakan güçlü para istiyor. IMKB herkesi coşturacak. Kısa vadede geri dönmeyecek olan sıcak para ekonomiye görünürde bir zarar vermeyecek. Enflasyon düşük düzeylerde seyrine devam edecek. Ancak bunun sonrası var. Bırakın fazla likidite nedeniyle oluşacak baskıları, esas sorun bu para geri çekildiğinde ortaya çıkacak. Financial Times baş editörü Martin Wolf’un belirttiği gibi ABD yönetimi “dünyayı şişirip kendisini deflasyondan kurtardıktan sonra” bastığı dolarları geri çekecek. Buna bizim de hazırlıklı olmamız gerekli. Belki dolar likiditesinin geri dönmesi ani ya da yüklü miktarlarda olmayacak ama bizim gibi “dış para bağımlısı” bir ülkeyi sarsmaya yetecek bir potansiyeli taşıdığı da bir gerçek. İki konuda sıkı durmamız lazım. Birincisi, finans sistemimiz güçlü olmalı. İkincisi, döviz rezervleri 100 milyar doların da üzerinde ve hemen kullanılmaya hazır bulunmalı. İhracatçılar için ise çıkış yolu yok. Ölen ölecek, kalan sağlarla yola devam edeceğiz.