Advertisement

Son bir yıldır gıda fiyatları tüketici fiyatları (TÜFE) düzeyini belirlemede başlıca etken oldu.

İşlenmemiş gıda fiyatları arttıkça enflasyon yükseldi. Düştükçe tüketici fiyatları aşağı doğru yönlendi.

Geçen yıl et fiyatlarından ve alkollü içkilere yapılan zamlardan kaynaklanan fiyat artışlarını uzun süre tartışmıştık. Bu eğilim durunca fiyatları yukarı itecek kalemler azaldı.

Mart ayı tüketici enflasyon verilerine baktığımızda aynı sürecin karşımıza çıktığını görüyoruz. TÜFE içinde ağırlığı yüzde 26,8 olan gıda fiyat yüzde 0,45 azalınca enflasyon da buna paralel olarak düştü. Yıllık artış yüzde 3,99’a indi.

Mevsimsel etkilenmeden arındırılmış verilerde de gıdanın etkisi açıkça gözleniyor.

Sonunda işlenmemiş gıda fiyatlarını dışlayarak hesaplanan “çekirdek enflasyon” ile TÜFE verileri yıllık bazda birbirlerine çok yaklaştılar. Bunu grafikten izliyoruz.

KAFAMIZI KARIŞTIRAN SORULAR

Ne var ki kafamızı karıştıran sorular da yok değil. Sıralayalım.

*Üretici Fiyat Endeksleri (ÜFE) aynı düşüş eğilimini yansıtmıyor. Yıllık bazda üretici fiyatları yüzde 10 düzeyinde iken tüketici fiyatları yüzde 4’lerde süre gidiyor.

Özellikle yıl başından bu yana geçen üç aylık dönemde ÜFE yüzde 5,40 artmış. TÜFE’nin artışı ise yüzde 1,57.

Bu farkları açıklamak oldukça güç.

*İç talepteki artışın yüksek olduğu ve büyümenin motorunun tüketim harcamalarından kaynaklandığı bir çok göstergeden açıkça ortadayken, enflasyonun bu süreçten etkilenmemesini beklemek biraz safdillik oluyor.

* Ücretlerde reel bazda yükselişler var. Bu durumda fiyatlar zerindeki baskısının yüksek olması gerekir.

* Enerji ve uluslararası ticarete konu malların fiyatlarındaki artışlar tüketici endekslerine oldukça düşük oranda yansıyor. Mart ayında petrol fiyatlarının TÜFE içinde artışı yüzde 2,9 olmuş.

Bu durumu, geçmişte enflasyonu etkileyen en önemli unsurların başında gelen enerji fiyat artışlarında yapısal bir değişimin gerçekleşmesi ile açıklamak bizi biraz zorluyor.

*İç talebin fiyatlar üzerindeki etkisi konusunda iki nokta daha var.

Birincisi, üretim seviyesi hala kriz öncesi dönem düzeyinde. Son iki yılda iç talebe odaklı büyümenin, 2008 düzeyindeki bir üretime daha fazla baskı yapması gerekir diye düşünüyorum. Ancak bu gözlenmiyor.

İkincisi, kayıt dışı ekonomideki üretim artışları kayıtlı ekonomiden daha hızlı olabilir.

Ancak elimizdeki veriler bu konuları açıklamakta yardımcı olamıyor.

 

ENFLASYON DÜŞTÜKÇE BÜYÜME ARTIYOR

Son on yıllık sonuçlar büyüme ile enflasyon ilişkisini açık bir biçimde ortaya koyuyor.

Düşük enflasyonun büyümeyi arttırdığı, işsizliği azalttığı ve sürdürülebilir nitelikte bir üretim artışı sağladığı yıllarca tartışıldı, konuşuldu.

Sonunda 2000’li yıllarda gördük ki enflasyon tek hanelere düşürülüp fiyat istikrarı sağlandığında büyüme de artıyor.

Bunu anlamak 30 yılımızı aldı.