Advertisement

Hafta başında katıldığım Astana Ekonomik Forumu'na Nobel ödülü kazanmış 7 bilim adamı damgasını vurdu.
Cambridge Üniversitesi'nden James Mirrlees, Columbia Üniversitesi'nden Robert Mundell, California Üniversitesi'nden Finn Kydland, Princeton Üniversitesi'nden Eric Maskin ve Kudüs Hebrew Üniversitesi'nden Robert Aumann ekonomi bilimine yaptıkları katkılarla Nobel kazanmış kişilerdi.
Stanford Üniversitesi'nden Roger Kornberg de genler konusundaki araştırmaları ile Nobel'e layık görülmüştü.

NASH VE QE2
Ancak aralarında şüphesiz en renkli ve ilginci Princeton'dan Profesör John Nash idi.
Matematikçi olan ve geliştirdiği oyun teorisi ile birçok bilim dalına katkı yapmış olan Profesör Nash, hayatını konu alan "Bir Güzel Akıl" (A Beautiful Mind) filmi nedeniyle çok yakından tanınan bir şahsiyetti. Filmde kendisini oynayan Russell Crowe'a da Oscar kazandırmıştı.
Yaşının 80'i geçmesine karşın hâlâ parıldayan bir zekâya sahip olduğunu her konuşması ile belli ediyordu.
Konuşmacı olarak katıldığı bir panelde konu döndü dolaştı, ABD'nin gereğinden fazla para basmasına odaklandı.
Özellikle, ABD Merkez Bankası'nın kendi hazinesinin çıkardığı tahvilleri alarak piyasaya likidite sunmasını simgeleyen QE2 operasyonu başta Çin olmak üzere birçok ülkenin eleştiri oklarına hedef oluyordu.
Ekonomistler bu yolla bilançosu şişen ABD Merkez Bankası'nın dünyada enflasyonun kaynağını oluşturduğuna değinerek QE2 sistemini yerden yere vuruyorlardı.
Prof. Nash ise "ben ekonomist değilim ama" diye başladığı konuşmasında, QE2 çerçevesinde satın alınan tahviller karşılığında piyasaya verilen likiditenin fiyat artışlarının kaynağı olmayacağını savundu.
Nedenini ise "ABD Hazinesi zamanında bu tahvilleri çıkararak dolar bastı, para değil" diye açıkladı. "Para basılırsa enflasyon olur, dolar basılırsa olmaz" diye devam ederek, bu tahvillerin daha önce zaten çıkarılmış ve piyasalara etkisini yapmış finansal araçlar olması nedeniyle, bunların ABD Merkez Bankası tarafından alınmasının enflasyonist etki yapmayacağının altını çizdi.
Panel sonrası kendi aramızda konuyu tartıştık. Bir sonuca varamadık. Ancak Nash'in yaklaşımı rezerv ülkesi olan ABD ekonomisi için haklı gibi görünüyordu.

TEK PARA
Dünyada dolara olan güven azaldıkça yeni arayışlar da hızlanıyor.
Bunun son örneğini Astana'da yapılan toplantıda bir kez daha gözledim.
Euro'nun babası olarak bilinen Profesör Robert Mundell'in, yıllardır dünyada tek paranın geçerli olması gerektiğini savunan ekonomistlerden birisi olduğu biliniyor.
Astana'da yaptığı sunumda "mevcut uluslararası parasal sistemdeki sorunların euro ile dolar arasında gözlenen aşırı oynaklıktan kaynaklandığına vurgu yaparak, bu iki para arasındaki kurun sabitlenmesi durumunda tek para konusunda önemli adım atılacağını bir kez daha yineledi.
Dolar-Euro kurunun 1.40 gibi bir düzeyde sabitlenmesi halinde Japon Yeni, Çin Yuanı, İngiliz Sterlin'i gibi paralarının da katkısı ile oluşturulacak para sepetinin (ismini de INTOR diye koymuş) bu amaca hizmet edeceğini belirtti.
Ancak böyle bir sistemin etkin bir şekilde işlemesi için kur sepeti içerisinde parası yer alacak ülkeler arasında güçlü bir politika koordinasyonunun olmazsa olmaz koşul niteliği taşıdığının da altını çizdi.
Böylesine keyifli ve ilginç fikirleri ortaya koyan 7 Nobel ödüllü akademisyen ile birlikte olmanın tadını unutmam biraz güç olacak.