Advertisement

Mart ayı cari işlemler açığı 9.8 milyar dolar olarak açıklandı. Beklentilerin ve de ekonominin kapasitesinin çok üzerinde bir açıkla karşı karşıya olduğumuza kuşku yok.
Açığın en önemli nedeni mal ithalatı ve ihracatı arasındaki dengenin giderek bozulması.
Enerji dışı dış ticaret dengesinin geçen yılki 4-4.5 milyar dolardan önce 6 milyar dolar, daha sonra ise 8 milyar dolar düzeyine oturması cari işlemler açığının artmasını da beraberinde getiriyor.
Enerji ithalatında fazla dalgalanmalar gözlenmezken, ihracat artışı yeterli bir düzeydeyken ve hizmetler dengesinde küçük de olsa artı bakiyeler varken, 10 milyar dolara yakın bir cari açığın sürdürülmesinin güç olduğu konusunda hemen herkes aynı fikirde.
Her ne kadar 2011 yılı itibarıyla 75-80 milyar dolara doğru yol alan bu açık şimdiye kadar finanse edilse dahi en önemli risk unsuru olarak karşımızda duruyor.

NEDENLER
Cari işlemler açığının giderek artışındaki genel ve özel nedenleri şöyle sıralamak olası:

■ Grafikten de görüleceği gibi döviz kuru 2009 yılının ortalarından bu yana sabit bir seyir izliyor. Ara sıra boyu kısa oynaklıklar gözlense de döviz kuru ithalatı düşürmekte yardımcı olamıyor.

■ Yıllık bazda yüzde 35 dolaylarında artış gösteren banka kredilerinin genişlemesinin etkileri ödemeler dengesi hesaplarına yansıyor. Bu kredilerin detaylarına bakıldığında ise gerçek neden ortaya çıkıyor. Bankalar firmalara verdikleri kredi artışını frenlerken, ithalat talebine önemli katkı yapan diğer tüketici kredilerini yüzde 55.5 oranında artırmışlar.

■ Seçim sonrası faizlerin yükseleceği ya da parasal sıkılaştırmanın maliye politikası önlemleri ile destekleneceği beklentisi, tüketim harcamalarının normalin çok üzerinde artışına neden oluyor.

■ Mart ayına özel olarak doğrudan yatırımlardan 1.3 milyar dolar, portföy yatırımlarından ise 464 milyon dolarlık çıkışlar dikkat çekiyor. Yabancıların kâr transferlerinin yüksekliği ve hisse senedi satışları bu sürpriz kalemi mart ayı hesaplarına taşımış.

■ Açığın finansmanında halen bir sorun yok. Üzerine Merkez Bankası 3.1 milyar dolar rezerv biriktirmiş. Hazine'nin mart ayında 4.4 milyar dolarlık borçlanması da kısa vadeli fon akımlarının finansmandaki ağırlığını azaltmış.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak.

 

                                                                       *

Yunanistan krizinin sonu geliyor
Yunanistan bir yılı aşkın süredir krizden kurtulmak için gereken her şeyi yapmaya çalıştı. Halk büyük fedakârlıklara katlandı. Hükümet sorunu çözmek için çabaladı.
Sonuç sıfır.
Tüm ekonomik göstergeler kriz başlangıcından daha kötü hale dönüştü. Halkın sabrı taştı. Hükümet IMF anlaşmasındaki performans kriterlerini tutturamadı. Piyasalar iki yıl vadeli Yunan tahvillerinin faizini yüzde 25'in üzerine taşıdı.
Kanımca işlerin bu hale gelmesinin baş sorumlusu Almanya ve son anda ona katılan Finlandiya. Sorun mart ayında çözümlenebilir ve az da olsa nefes alınabilirdi. Bu yapılamadı.
Şimdi elde tek seçenek var.
Yunanistan'ın milli gelirinin yüzde 160'ına yükselmesi beklenen borçlarının, bir Yunanlı dostumun ifadesi ile "profilinin yeniden düzenlenmesi". Başka çıkış yok.
Bunun altında kim kalır, bu aşamada bilemiyoruz. Bildiğimiz Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılması seçeneğinin daha ağır tahribat yapacağı.