Advertisement

Perşembe akşamı Profesör Yılmaz Esmer’in nazik davetinde Daron Acemoğlu’nu dinlemek fırsatını bulduk. Prof. Daron Acemoğlu Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı. ABD’nin en önde gelen üniversitelerinden MIT’de öğretim üyeliği yapıyor. Piyasa sisteminin etkin çalışmasının en önemli koşullarından biri olan kurumsallaşma fikrini ilk ortaya atan ekonomist. Üretkenliği ve ekonomi bilimine katkıları ile herkesin dikkatini çekiyor.

DİKTATÖRLÜĞÜN VE DEMOKRASİNİN EKONOMİK TEMELLERİ
Son yıllarda çalışmalarını siyasal ekonomi üzerine yoğunlaştırmış. Şimdi “Diktatörlüğün ve Demokrasinin Ekonomik Temelleri” isimli 2006 yılında James Robinson ile yazdığı kitabının devamı olan ikinci bir kitap üzerinde çalışıyor. Perşembe akşamı yaptığımız söyleşide demokrasinin yapısalları ve kurumsallaşması üzerindeki görüşlerini ve arayışlarını dinledik. Genelde aklına takılan sorulara ekonometrik ve gözlemsel yaklaşımlarla yanıt arıyor. Zaman perspektifi oldukça uzun. Kısa vadeye bakmadan, geçmişe ait verilerden yararlanarak demokrasi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkileri anlamlandırmaya çalışıyor. “İlişkileri anlamlandırmaya çalışıyor” deyişim sizi şaşırtmasın. Türkiye’deki siyasetçiler bu konuyu çoktan çözdüler. Nobel kazanacak fikirleri bir biri ardına ortaya atıyorlar (!). Ama herhalde Prof. Daron Acemoğlu’nun bunlardan pek haberi yok. Hâlâ bu denklemleri çözmek için vakit ve çaba harcıyor.


SORULAR…SORULAR… VE YİNE SORULAR…
Dikkatimi çeken ve yanıt bulunması için uğraştığı sorulardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedim.
Demokrasi her zaman çoğunluğun isteklerine yanıt verir mi?
Demokratik sistemin ekonomik etkileri her zaman iyi midir?
Elitlerden oluşan demokraside idare edenlerin kendilerine güvenleri arttıkça, halkın isteklerine daha güçlü mü tepki verirler?
Liberalleşme ve zenginleşme eşitsizliği artırır mı? Artırırsa demokrasinin geleceği tartışılır hale gelir mi?
Meşru olmayan bir rejim, demokratikleşmenin derinleşmesini önleyici biçimde çalışabilir mi?
Hukukun üstünlüğü, demokrasinin olmazsa olmaz bir koşulu mudur?
Elitlerin “demokrasiyi” ele geçirme çabaları demokrasinin yok olması anlamına gelir mi?
Kapsamlı (inclusive) demokratik kuruluşlarla, elitlerin güçlerini kullanarak oluşturdukları extractive kurumsal yapılar beraber çalışırlar mı? Çalışırlarsa koşulları nelerdir?
Partilerin üzerinde baskı yoksa demokrasi daha mı etkin işler?
Elitler kendi aralarında çatışırlarsa demokratik sistem için olumsuz sonuçlar doğar mı?
Devlet otoritesi olmadan çoğulcu demokratik yapı kurulabilir mi?
Uzun vadeli sürekli büyüme için kapsamlı kurumlara gereksinim olduğu geçerli bir varsayım mıdır?
Teknoloji üretmeyen Çin’in, mevcut politik rejimi ile yüksek büyüme hızını gelecek 10 yılda sürdürmesi mümkün mü? Daron Acemoğlu tüm bu soruları ve daha da fazlasını yeni çıkacak kitabında yanıtlamaya çalışacağını belirtiyor. Yanıtlayamadığı sorular ise Türkiye’ye ait olanlar. Acemoğlu, katılımcıların Türkiye’deki demokratik yapı ve işlevi konusundaki sorularını, “no comment” hakkını kullanarak yanıtlamak istemedi. Belki de bu “yorum yok” tercihi ile “başkanlık sistemi Türkiye için yararlı mıdır” ve benzeri sorulara da yanıt vermiş oldu.