Advertisement

Perşembe günü yapılan Merkez Bankası Para Politikası toplantısı sonrasında yayınlanan duyuruda ekonominin ısınmadığına ilişkin değerlendirmelere de yer verilmiş.
Ekonominin ısınma derecesinin enflasyon üzerindeki etkileri nedeniyle buna ilişkin veri setleri merkez bankalarınca yakından izlenir. Ekonominin ısınıp ısınmadığı "çıktı analizlerini" kullanarak yapılır.
Buradaki temel yaklaşım ekonominin potansiyel büyüme oranı hesaplandıktan sonra, halen bulunulan noktayı tespit etmektir. Kullanılan ekonometrik modeller bu bulguları bilimsel olarak sağlarlar.

ÇIKTI AÇIĞI NE DURUMDA?
Merkez Bankası'nın kullandığı çıktı grafiğine baktığımızda Türkiye'nin üretim düzeyinin hâlâ potansiyelinin altında olduğunu görmekteyiz.
Bunun anlamı şu:
Küresel krizin etkisi ile 2008 yılının son çeyreğinde aniden soğuyan Türk ekonomisi 2010 yılının sonunda kendine gelebilmiş. Ekonomi halen potansiyelinin altında üretim yapıyor. O zaman ısınmış bir durumda değil. Isınmadan 2012 yılının ortalarından sonra bahsedilebilir.
Hatırlatalım; çıktı analizi yapmak kolay bir araştırma tekniği değildir. Birçok varsayımı, veriyi ve derin ekonometri bilgisini gerektirir.
Bazı zamanlar alınan sonuçlar gerçekleşmeler ile ayrışabilir.

ISINMA AÇIK
Böyle bilimsel bir metot kullanmadan, sadece öncü göstergelere ve gözlemlerime göre ekonominin aşırı düzeyde ısındığını düşünmekteyim.
Gerekçeleri şöyle sıralayabilirim.
■ Geçen yıl yüzde 8.9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisinde bu eğilim halen sürmekte.
■ Faizlerin artacağı beklentisi kişilerde ve firmalarda harcama eğilimini körüklemekte. Üretim de buna yanıt vermekte.
■ Sanayide, özellikle otomotiv ve beyaz eşya üretimindeki artışlar geçen yıla göre oldukça yüksek.
■ Reel tüketim ve reel yatırım malları ithalatındaki aşırı artışlar dikkati çekmekte.
■ Banka kredilerindeki artış hızı düşmemekte.
■ Geniş tanımlı para arzının (M2) Kasım 2010 ayı sonunda yüzde 7.6 olan yıllık reel artış hızı, Şubat 2011 sonunda yüzde 15.3'e yükselmiş.
■ IMF yaptığı çıktı analizlerinde Türkiye'yi aşırı ısınmış bir ülke olarak nitelemekte.
Burada dikkati çeken nokta, Türkiye gibi ısınmış bir ülkede fiyatların tepkisinin güçlü olmamasıdır.
Kanımca bunun en önemli nedeni dış talebin bir türlü canlanamaması sonucu üreticilerin iç tüketicileri korkutmamak amacıyla fiyatları artırmaktan çekinmeleridir. Ayrıca geçmiş yıllarda Merkez Bankası'nın uyguladığı enflasyon hedeflemesine dayalı para politikasının enflasyonist bekleyişleri kontrol altına alması ve iyi bir şekilde çıpalaması da bu sonucu etkilemektedir.
Özetle, ısınmış Türkiye ekonomisi bu kez tepkisini fiyatlar üzerinde değil, cari işlemler açığının artışında göstermektedir.