Advertisement

Yetkililer, IMF’nin 2002 yılından bu yana yazdığı 4 ya da 5 raporu yayınlatmadıklarını sonunda açıkladılar. Bilinmeyen bir konu değildi. Ben dahil bir çok köşe yazarı yayınlanmayan IMF raporları konusunu defalarca dile getirdik. 80’li yılların başına kadar IMF raporları gizliydi, yayınlanmazdı. Ya ülke ya da IMF yetkilileri çeşitli nedenlerle bu raporları basına sızdırırlar, kıyamet kopardı. Türkiye’de de bunun somut örnekleri yaşandı. Raporların basına nasıl verildiği konusunda uzman olduk. 1982 yılında İsveç’e ait bir rapor gizlice medyaya servis edilince IMF İcra Direktörleri Kurulu bir karar verdi. “Ülke isterse raporlarını yayınlarım” dedi. Bu tarihten sonra ben Türkiye’nin hiçbir raporunun gizli saklı kaldığını görmedim. Zaten 2000’li yılların başlarında uygulamaya koyduğumuz stand-by anlaşması çerçevesinde gizlenecek hiçbir konumuz da yoktu. Niyet mektupları, gözden geçirmeler, 4. Madde raporları ve diğer notlar IMF’nin web sayfasında sürekli yayınlandı. 4. Madde ile ilgili en son yayınlanan rapor Kasım 2007 tarihini taşıyordu. Bundan sonra ipler koptu. IMF ile stand-by anlaşmasını sonlandırma kararı alan ve fakat bunu kamuoyu ile paylaşmayan hükümet, 2008 yılından itibaren 4. Madde görüşmelerine ilişkin raporları yayınlatmadı. Mutlaka kendilerini rahatsız eden konular vardı.

İSTEYEN ÖĞRENİR
IMF’nin raporları tüm üye ülkelere gönderilir. Bu ülkeler de elçiliklerine, konsolosluklarına görev yaptıkları yerlerle ilgili bilgileri olsun diye bu raporların bir kopyalarını yollarlar. Ayrıca IMF ilgilileri ile temasta olan finans kurumlarının üst düzey yöneticileri istedikleri raporları buradan alırlar. Ne var ki bu yöntemler mevcut bilgilerin sadece ilgilenenlere ulaştırılmasına yardımcı olur. Kamuoyu ya da bu kanallara erişemeyenler bilgisiz kalır. Asimetrik bilgi dağılımı ortaya çıkar. Bunun da ötesinde ülke yetkililerinin beğendiği ya da beğenmediği konuları, noktaları ya da analizleri “o ülkeleri tanımayan 3-5 kişi” yapamaz. Bunlar üst düzeyde IMF yetkilileri, önemli ülke temsilcileri ya da “diğer ilgililerce” raporlara özellikle konulur. Yayınlanma kararı bir ülkenin “şeffaf ve hesap veren” niteliğini yansıtır. Aksi halde gizlenen ya da saklanan bir şeylerin olduğunu uzmanlar bilir. Bunları bulurlar ve fiyatlarlar. Değerlendirmelerine alırlar. Kanımca kredi derecelendirme kuruluşlarından “yatırım yapılabilir ülke notu” alamamamızın bir nedeni de bu. Onlar IMF raporlarının içeriğini biliyorlar. Notumuzu artırmıyorlar. Raporları yayınlamamak sorunları çözmüyor. Sağlayacağı getiri, yüklediği maliyetten ve yaratacağı risklerden daha düşük oluyor. IMF raporunu yayınlatmamak

Mayıs enflasyonu ekonomide yeni bir dönemin habercisi
Balayı sona erdi. Mayıs ayında Tüketici Fiyat Endeksi aylık yüzde 2.4, yıllık ise 7.2 oranında arttı. Yıllık enflasyonun yaklaşık yarısı oranında bir fiyat yükselişi mayıs ayında ortaya çıktı. Bu sonucu kimse beklemiyordu. Önlenemeyen cari işlemler açığı yanında aniden patlayan enflasyonun seçim sonrası hükümetin önündeki en önemli gündem maddesi olacağı kesin. Bu yapılmadığı takdirde, Anayasa değişikliği ya da zafer sarhoşluğu gibi nedenlerle önlemler gecikirse faturanın bedelinin daha da ağırlaşacağının baştan bilinmesinde yarar var.