Advertisement

Bugün haziran ayı enflasyon verileri açıklanıyor.
Büyük bir olasılıklar gıda fiyatlarında geçen ay ortaya çıkan düşüşler nedeniyle enflasyonda sakinleşecek.
Erik ve kiraz fiyatlarındaki "teknik arıza" nedeniyle Mayıs ayında yaşanan şok bu kez ortaya çıkmayacak. Grafikten de gözlenen gıda fiyatlarındaki oynaklık bir miktar azalacak.
Ne var ki aylık değişimler, gelişmeler ve sonuçlar bir gerçeği değiştirmiyor. Gıda fiyatlarında küresel bazda gözlenen yükselişler ve oynaklıklar önümüzdeki 10 yılın gerçeği olarak karşımıza çıkıyor.
Dünya Gıda Örgütü (FAO) ve OECD'nin yaptıkları ortak çalışma küresel gıda fiyatlarının gelecek on yılda enflasyonun yüzde 20'nin üzerinde artacağına işaret ediyor. Et fiyatlarındaki artış oranının ise yüzde 30 olacağı hesaplanıyor.
Ayrıca yüksek enerji ve gübre fiyatları nedeniyle dünyada gıda üretimi yılda yüzde 1.7 oranında düşecek.
Bu durum sadece enflasyona etkisi açısından değil dünyada açlık sınırında Türkiye'de gıda ve gıda dışı enflasyon yaşayan 1 milyarı aşkın nüfus için de geçerli.
Gıda fiyatlarındaki oynaklıklar ve yükselişlerden en fazla zararı fakir halk görüyor.

ÇÖZÜM SEÇENEKLERİ
G-20 Tarım Bakanları geçenlerde Paris'te yaptıkları toplantıda konuyu masaya yatırdılar. G-20 liderler zirvesi için hazırlık yaptılar.
Çözüm için üç temel öneri geliştirdiler.
Birincisi, üretimin arttırılması.
İkincisi, gıda ürünlerinin "finansallaşmasının" önlenmesi.
Üçüncüsü ise girdi maliyetlerinin düşürülmesi.
Özellikle finansal piyasalarda fiziki alım satım olmadan sadece türev araçları kullanılarak yapılan işlemlerle gıda fiyatlarının oynaklığından para kazanan kişiler ve kurumlar var.
Bunlar şeffaf olmayan türev piyasalarının bu niteliğinden yararlanarak fiyatları istedikleri yöne çekebiliyorlar.
Aynen petrol piyasasında da olduğu gibi hem fiyat artışlarından hem de inişlerinden para kazanıyorlar. Çözüm türev piyasalarının şeffaf bir biçimde çalışmalarından ve bu piyasalara girenlerden yüksek teminat alarak onları caydırmaktan geçiyor.
Yapılabilir mi? İzleyip göreceğiz.

***

Kalite artışı enflasyonu yükseltiyor
Merkez Bankası'nın bilimsel çalışmaların yer aldığı ve yılda iki kez yayınladığı "Central Bank Review" adlı yayının son sayısında yer alan "Kalite Artışları ve Enflasyon" başlıklı yazı dikkatimi çekti.
Banka çalışanlarından Yavuz Arslan ve Evren Ceritlioğlu yüksek büyüme performansı sergileyen gelişmekte olan ülkelerde hane halkının gelir düzeyinin artışına bağlı olarak daha kaliteli tüketim malları alma eğiliminin, bu ürünlerin fiyatlarını arttırdığı noktasından hareketle Türkiye örneğini incelemişler.
Araştırmacılar 2003 ile 2008 yılları arasında yıllık ortalama kalite artış oranını yüzde 3.88 olarak bulmuşlar. Bu kalite artışlarının yüzde 2.03 puanlık kısmının tüketici fiyatlarına yansıdığını belirtiyorlar.
Ayrıca Türkiye'de kalite artışı diğer ülkelere kıyasla fiyatlara daha hızla ve yüksek oranda etkiliyor.
Kalitemizin arttıkça enflasyonumuzun da arttığının bilimsel ispatı bu.