Advertisement

Haftaya kötü başladık. TL'nin değer kaybedişi bir anda hızlandı.
Oysa Yunanistan krizinin neredeyse çözülmesi ve ABD'nin borç limitindeki gelişmeler cuma günü havayı olumluya çevirmiş, Merkez Bankası'nın faiz indirim sinyalleri de gösterge faizde gevşemelere neden olmuştu.
Dün bu durum tersine döndü. Nedenlerini sıralayalım.
■ Uluslararası finans çevreleri Yunanistan çözümünden hoşlanmadılar. Bunu geçici ve isteksizlikle alınmış bir kararlar dizini olarak nitelendirdiler.
■ ABD' nin borçlanma limitini artırma süreci hafta sonu Kongre'de yapılan ve sonuç alınamayan toplantılarla tekrar kesintiye uğradı.
■ Hafta sonu Türkiye'yi düşünen yerli ve yabancı finansçılar Merkez Bankası' nın faizleri artırmayacağını iyice anladılar. Fitch ve IMF'nin olumsuz değerlendirmelerini bir kez daha düşündüler.
■ Türkiye de kriz beklentilerini körükleyen demeçlerin hükümet ve parti yetkililerinden geldiğini tekrar irdeleyen piyasalar "herhalde bir bildikleri var" görüşüne kapıldılar.
■ Piyasa oyuncuları, Merkez Bankası nın TL nin değer yitirmesine sesini çıkarmamasını bir politika değişimi olarak algıladılar. Bankanın ihracata dayalı üretim stratejisine destek vermesi şeklinde yorumladılar.
Tüm bu faktörler bir araya gelince de dolar bir anda TL karşısında 1.73'ü aştı. Sepet kur ise 2.10 gibi düşünülmeyecek bir seviyeye hızla ulaşıp, yönünü yukarıya çevirdi.

GÜVEN VERİLMESİ GEREKLİ
Peki bu gidiş nereye?
Gerek dışarıdan gerekse içeriden kaynaklanan nedenlerle piyasalar bugünlerde sinirli.
Bu sinirliliğin temel nedeninin, kriz kelimesinin ben dahil birçok ekonomist ya da finansçı aklımızdan bile geçirmezken, iktidarın güçlü kişilerince ortaya atılmasının yarattığı tedirginlikten oluştuğu fikrindeyim.
Kriz için ortam uygun değilken böylesi bir hata ya da bilinçli bir davranış nasıl yapılabiliyor onu anlamış değilim.
Kişilerin ve firmaların yabancı para borçluluğunun miktar açısından yüksek olduğu bir dönemde "dövizle borçlanmanın riskli bir davranış" olduğunu hatırlatmanın bir anlamı da yok bence. Zira döviz borçlularının şu anda TL ye dönme olasılığı sıfır. Kimsenin de dövizle borçlanmaya niyeti yok.
Ayrıca yıllardır TL'nin değerlenmesine göz yumarak bu kişileri "orijinal günaha" teşvik ettikten sonra "dövizle borçlanmayın" demek gerçekçi olmuyor.
Şimdi yapılacak iş piyasalara güven vermekten geçiyor.
Bunun için hem hükümetin hem de Merkez Bankası'nın ellerindeki araçlarla bu güveni sağlayacak nitelikte kurumlar olduklarına kuşku yok. Nitekim dün Merkez Bankası müdahalelerini yaptı, durumu şimdilik sakinleştirdi.
Yok eğer, "biz dalgalı kur rejimi uyguluyoruz, cari açık bizi etkilemez, krize hazırlıklı olalım" yaklaşımı üzerinde tekrar ısrar edilirse kur yükselir, gider. Yeni bir denge de buna göre kurulur.

***

Yunanistan: Temerrüde düşen ilk AB ülkesi
Kredi derecelendirme kuruluşları;
1) borcun ödemesinin geciktirilmesini,
2) ödememe başvurusunun yapılmasını,
3) borcun ödenmemesini önlemek için yapısını yeniden düzenlenmesini ya da başka bir borç ile değiştirilmesini,
temerrüt olarak nitelendirirler.
Yunanistan'ın durumu 3. şıkka uyuyor. Bundan kurtuluşu olacağını zannetmiyorum.
Not verenler temerrüt kararlarını birkaç gün içinde kamuoyuna açıklayacaklar sanıyorum. İlk adımlarını Yunanistan'ın çöp derecesindeki kredi notunu "daha çöp" durumuna indirgeyerek attılar.
Şimdi ise "malumu ilan" edecekler. Acı tabii!