Advertisement

Merkez Bankası Başkanı, dün "enflasyon raporu"nu açıkladı, sorulara yanıtlar verdi. Ben beş önemli mesaj aldım.
■ İşler iyi gidiyor.
■ Ekonomide sert bir daralma riski yok.
■ Döviz kuru rejimi aynı. Dolara karşı 1.70-1.73 seviyesi tavan.
■ Politika faizleri artmayacak.
■ Enflasyon düşecek.
Bu iyimser yaklaşımın geçen haftanın tam tersi bir eğilimi sergilediği kesin.
Geçen haftaki IMF'nin hesaplamaları, Fitch'in değerlendirmeleri, Standard and Poor's'un açıklamaları ve hükümet ilgililerinin söylemleriyle hiç de aynı tonda değildi.
Merkez Bankası bu algılamayı değiştirmek için şimdi iki şey yapıyor.
Birincisi, elindeki güçlü araçlarla "Bir sorun çıkarsa buna müdahale ederim" güveni içinde hareket ediyor.
İkincisi, bekleyişler kötümserlik ya da iyimserlikle değil gerçekçilikle yönetilirse kredibilitenin artacağını tekrar ispat etmeye çalışıyor. Bunun ise hassas bir denge olduğu kesin.
Kuşkusuz herkesin cari açık sorununa odaklandığı bu dönemde Merkez Bankası'nın işinin zor olduğunu kabul etmek gerekiyor.

ORTA NOKTA KONUSU
Bu zorluğa bir de hükümetin baskıları ekleniyor.
Sıfır faiz baskısına ek olarak şimdi de döviz kurunda orta noktayı bulma konusu eklendi.
Dünkü toplantıda Merkez Bankası ile Başbakan'ın döviz kuru konusundaki görüşleri arasında fark olduğu açıkça gözlendi.
Merkez Bankası yıllardır tekrarladığı, "Kur konusunda bir hedefimiz yok" söylemini tekrar yineledi. Başkan hem faizin hem de kurun kontrol edilmesinin riskinin ne anlama geldiğini bildiği için dalgalı döviz kuru rejiminin sürdüğüne vurgu yaptı.
"Kamu finansman dengesi sağlıklı ise kur da değerlenir" saptamasından hareketle, Başbakan'ın orta noktayı bulma görevini maliye politikasıyla ilişkilendirdi.
Kanımca Başbakan'ın odaklandığı döviz kurunda orta noktayı bulma ve sürdürme, Merkez Bankası'nın görev sahasına düşüyor. Merkez Bankası bunu üzerine almasa da gerçek bu.
Orta nokta şu ya da bu şekilde bulunsa dahi cari işlemler açığının IMF'nin tahminleri olan milli gelirin yüzde 10'un altına düşüp düşmeyeceği sorusu da hâlâ yanıtlanamamış durumda.
Merkez Bankası ve hükümet, değerlenmemiş bir döviz kur düzeyinin cari açığı indireceği görüşünde ısrarlı.
O zaman iş, piyasaları ikna etmeye kalıyor.

***

ABD borç limiti ve anayasası
ABD Anayasası'nın 14. değişikliğinin 4. maddesi "ABD'nin kamu borcunun geçerliliği (doğruluğu) sorgulanamaz" hükmünü içeriyormuş. Ben de yeni öğrendim.
Amerika'nın her şeyi doğru yapacağının inancıyla zamanında konulmuş bu hüküm şimdi kredi derecelendirme kuruluşlarınca görmezlikten geliniyor. "Borçlanma limiti artırılmazsa ya da kamu borcuna hâkim olunamazsa notunuz düşebilir" ikazları sürüyor. Anayasanın bu maddesi sorgulanıyor.
ABD Hazine tahvillerinin yüzde 46'sının yabancıların elinde olması gerçeğini görmezlikten gelirseniz bu sorgulama size garip gelebilir. Ancak küreselleşme sürecinde yabancılar ABD Anayasası'nı kolaylıkla delebilmekteler.
Nitekim de öyle oluyor. Sorgulamayı sadece ABD vatandaşları yapamıyor.
Parayı veren yabancılar ise anayasa falan dinlemiyorlar.