Advertisement

Cuma günü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst kademesindeki dört komutanın istifa haberi şokundan sonra pazartesi sabahı açılacak piyasalarda durumun ne olacağı sorusu da biz ekonomistlerin ilk aklına takılanlardandı.
Böyle durumlarda piyasaların genel karakteri hemen ortaya çıkar. Onlar "nema" ile uğraşırlar, "beka" bölümüne pek bakmazlar. "Nemam" ne olacak sorusuna yanıt ararlar.
Kanımca nemalarında bir değişiklik olmayacak, piyasaların bu istifalara çok tepki göstereceklerini sanmıyorum.
Bunun üç temel nedeni var.
Birincisi, piyasalar günümüzde siyasi olaylara pek tepki vermez oldular. Küreselleşmenin bir sonucu da bu herhalde. Ekonomik olaylar, beklentiler ve görüşler siyasi gelişmelerden daha fazla önem taşıyor.
İkincisi, otuz yılı aşkın bir süredir Güneydoğu Anadolu'da süren terör, bunun yansımaları ve politikacıların davranışları yerli ya da yabancı yatırımcıları siyasete odaklanmaktan uzaklaştırdı.
Şu son seçimlere bir bakın. Seçim öncesi giderek artan yüksek tansiyon, onca hakaretler ve olaylar karşısında bile kıllarını kıpırdatmadılar.
Türkiye'yi her gün yeni bir heyecan yaşayan ülke olarak tanımladılar. Bunu da normal karşılarlar.
Üçüncü neden ise piyasaların siyasi olaylara kısa dönemli değil, orta vadeli bakış açılarından bakmalarından kaynaklanıyor. Hükümetin değişip değişmeyeceği, Merkez Bankası Başkanı'nın konumu, IMF'nin tutumu gibi kriterler onlar için çok daha büyük önem taşıyan konular oluyor.
Sıcak para dışında orta ve uzun dönemli finansal varlıklara para yatıranlar hep ileriye bakıyorlar. Gelişmelerin orta vadedeki yansımalarını tartışıp ona göre bir karar veriyorlar.
Dört komutanın istifası, siyasi tansiyonun bir süre yüksek kalmasına neden oldu. Ancak hafta sonundaki gelişmeler ve yorumlar bu stresi azalttı.
Ergenekon ve Balyoz davaları ile onca generalin tutuklanmasına tepki vermeyen piyasaların bugün de bu davranışı sürdüreceğini zannediyorum.
Bu tür olaylar, onların nemalarını etkilemiyor.

***

Nasreddin Hoca'nın eşeği misali
Hikâye malum.
Bir gün Hoca eşeğini kaybeder. Eşeği ararken ise şarkılar söyleyip oynamaktadır. Bunu görenler neden bu kadar mutlu olduğunu anlayamazlar ve sebebini sorarlar. Hoca "Oynarım tabii, eşek kaybolduğunda Allah'tan ben de üzerinde değildim. Yoksa ben de şimdi kaybolmuş olacaktım" der.
Sonra Hoca eşeğini bulur ve çok çok sevinir.
Geçen hafta yaşadığımız olaylar bize Hoca'nın bu fıkrasını anımsatıyor.
İlgililer bir kriz lafı çıkardılar. Ortalık allak bullak oldu.
Eşeğini kaybettiğini sanan Hoca misali ağıt yakanlar, "İyi ki üzerinde değildik" diye sevinenler ve "Eşeği kim çaldı" diye aramaya çıkanlar, Başbakan'ın konuşmasıyla bir anda sakinleştiler. Eşeklerini bulmuşçasına sevindiler ve normal hayatlarına döndüler.
Şimdi soru şu: Bu eşeği kim çaldı ya da eşek neden kayboldu?
Bilenlere ödül var.