Advertisement

Bir tatile çıkalım dedim, ortalık toz duman oldu.
Geçen hafta dünya piyasalarının yaşadığı olaylar, benzerine az rastlanır nitelikteydi.
Altın 1800 doları aştı.
■ Dolar 1.80'e yaklaştı. Sepet 2.15'i gördü.
■ İMKB 50 bin sınırının altına düştü.
■ Dünya Borsaları çöktü. Brezilya borsası bir anda yüzde 30 aşağıya indi.
■ Avrupa'nın bankacılık sorunları aniden yön değiştirdi.
Bu karışıklık içinde bizim Merkez Bankası faizi indirdi. ABD Merkez Bankası kendi faizini iki yıl artırmayacağını belirtti.
Çarşamba günkü dibe vuruştan sonra neyse ki cuma günü hava duruldu.

OLUMLU YÖNLER
Her musibette bir hayır vardır sözünden yola çıkarak, bu olaydan da bazı dersler çıkarmak ve olumlu yönlerini bularak onlardan yararlanmak gerektiği şüphesiz.
Bu son krizde kanımca üç olumlu gelişme oldu.
Birincisi petrol fiyatlarındaki düşmeydi. Varili 80 dolara kadar düşen petrolün 2012 yılı için ileri alım fiyatları da en yüksek 90 doları işaret ediyordu.
İkincisi olumlu gelişme ise Türkiye'nin cari açık konusundaki kırılganlığının yetkililerce açık bir şekilde anlaşılması oldu.
Cari açık sorununun dünyadaki gelişmeler karşısında ne kadar hassas bir yapıda olduğu bir kez daha tescil edildi. İster yapısal isterse döviz kuru ya da büyüme ile ilişkilendirilsin, hükümet her konuda adım atacağı garantisini verdi.
Bizim cari açığın bir kriz olmadan kapanmayacağının bir kanıtı da bu son gelişmelerde ortaya çıktı.
Üçüncüsü ise, başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin kriz yönetimini öğrenmiş olduklarını gördük. Geçmişteki deneyimleri bu kez hızlı ve doğru yönde hareket etmelerini sağladı.

ŞİMDİ NE OLACAK?
Geçen hafta yaşadıklarımızın "politikacı yapımı" bir kriz olduğu kuşku götürmez.
ABD'de vergi artırmamak için direnen, Avrupa'da ise "batık bankalara para vermem" diye tutturan politikacılar sonunda tetiği çektirdiler. Dünyayı ikinci kez dibe gönderebilecek bir krizciğe daha imzalarını attılar.
Kanımca geçmişte edindikleri kriz deneyimleri, onların işler daha fazla kötüye gitmeden vaziyeti kurtarmalarına şimdilik yetti. Finans piyasaları toparlandı.
Bekleyişim bu toparlanmanın önümüzdeki dönemde de süreceği yönünde.
Ancak buradaki soru halen süregiden kırılganlıkların ve zayıf noktaların nasıl giderileceği noktasında toplanıyor.
Haydi diyelim bu kez de krizi atlattık. Peki, bundan sonra ABD'de canlanma gerçekleştirilmeden, Avrupa'nın bankacılık sorunu çözülmeden hâlâ kendimizi emin hissedebilecek miyiz?
Buna olumlu yanıt verebilmek güç. O zaman da her an yeni bir krizle karşılaşma olasılığımızın yüksek olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.
Bu sonucu önleyecek tek koşulun, ülke yöneticilerinin güvenilirliğinin yüksek düzeyde olması gereği olduğuna kuşku yok.
Ancak bu koşulu yerine getirmek de pek kolay olmayacak. Almanya da Merkel, ABD'de zayıflamış ekonomi yönetimiyle Obama' nın böylesine yüksek bir kredibiliteyi sağlayacak adımlar atması güç görünüyor.
Bizim ise cari açık gibi "küçük" bir sorun hariç "beton gibi temelleri olan" ekonomimizle her an bu tür dalgalanmalarla karşılaşma ve sular altında kalma olasılığımız yüksek görünüyor.