Advertisement

Hâlâ sonlanamayan küresel krizin bir yansıması da uygulanan ekonomik düzenin sorgulanmasında kendisini gösteriyor. Kapitalizm sorgulanıyor. Piyasa sisteminin sürüp sürmeyeceği tartışılıyor. Ne var ki bu sorgulamada bir gerçeğin altı çizilmeden geçilemiyor. Kapitalizm doğuşundan bu yana 20’ye yakın krizden fazla yara almadan çıktı. Bundan da çıkabilir diye düşünenler fazla. Gerçekten de kapitalizmin kendi kendini yenileyen ve biçimlendiren bir yapısı var. Her kriz sonrası bir yolunu bulup ayakta kalmayı beceriyor. Bunun kapitalizmin yayılmacı politikasının bir sonucu olduğunu ileri sürenler var. Her krizden sonra yeni yayılma alanları bulup, piyasasını genişletiyor ve de sorunlarına çare arar görünüp işin içinden sıyrılıyor.

ŞU AN ALTERNATİFİ YOK
Şu ya da bu nedenle 300 yılı aşkın süredir piyasa sistemi ayakta duruyor. Kanımca bunun iki önemli nedeni var. Birincisi, kendine alternatif bir sistem ortaya çıkmadı. Ekonomik düşünce tarihinde vizyon sahibi iktisatçılar bir elin parmakları kadar az. Yeni vizyon ortaya koyan kimse de çıkmıyor. Bunlardan birisi olan Karl Marx’ın sistemi ne yazık ki Sovyetler Birliği’ndeki uygulamalarla bir kenara atılmak zorunda bırakıldı. Ekonomiler 1700’lerdeki Adam Smith’in vizyonuna bırakıldı. İkincisi, birçok ülkede kapitalist organizasyonun temel direklerini özel mülkiyet, kaynakların dağıtımında piyasanın rolü ve ekonomik kazanç oluşturuyor. Bu kemikleşmiş yapı daha değişik alternatiflerin uygulanmasını önlüyor. Kamunun üretim araçlarının sahibi olmasını savunan teorilerin uygulamada bu kadar yayılmış özel mülkiyeti nasıl kamulaştıracakları bir soru işareti olarak karşımızda duruyor. Kaynakların dağılımında piyasa dinamikleri yerine kamuyu yerleştirmenin sakıncaları belli. Ekonomik kazancın yerine de bir başka öğeyi koymak o kadar basit değil. Tüm bu nedenler, yeni vizyonların ve ayağı yere basan uygulamaların yeşermesine mâni oluyor. Sadece hayal gören, biraz ütopik ve sosyalizmin geri geleceğine inananlar romantik hayallerini bir kenara bırakmak istemiyorlar. Gerçekle yüzleşip çözüm yolları önermiyorlar.

KAPİTALİZM DE İYİ BİR SİSTEM DEĞİL AMA...
Burada yanlış anlaşılmasın. Kapitalizmin en iyi, en etkin ya da en başarılı sistem olduğunu kesinlikle savunmuyorum. Ayrıca kapitalizmin yaratıcı, kendine yeterli ve otomatik olarak düzenleme yapmaya muktedir bir sistem olduğuna da inanmıyorum. Derinleşen küreselleşmede her ülkenin kendi milli kapitalizmini kurmaya çaba gösterdiğini de biliyorum. Yine de tekrarlıyorum; kapitalizmin ya da piyasa ekonomisinin yerine geçecek bir vizyonun şu aşamada mevcut olmadığını düşünüyorum. O zaman yapılacak iş, mevcut sistemi iyileştirmekten ve kırılganlıklarını azaltmaktan geçiyor. Bunun alt başlıklarını ise şöyle sıralamak mümkün.

- Kamunun etkinleştirilmes
- Kurumsallaşmanın hızlandırılması
- Küreselleşmenin gereklerinin yerine getirilmes
- Etik kuralların güçlendirilmes
- Yolsuzlukların azaltılması
- Uluslararası işbirliğinin artırılması. Bunlar gerçekleştirilirse kapitalizm o esnekliği ile daha değişik bir yapıda süregidebilir. Yok, tersi olursa kapitalist sisteme arayışlar sürebilir. Sonuç alınır mı? Onu şimdiden tahmin etmek gerçekten güç.