Advertisement

Gelir dağılımı adaleti kalkınma göstergelerinin başında gelir. Mutlak bir eşitlik olamayacağı konusunda iktisatçıların çoğunluğu hemfikirdir. Bununla beraber, eşitsizliğin derecesini ölçebilmek için ortak bir tanım var. Gini katsayısı, bir ülkede milli gelirin dağılımının ne kadar adil olduğunu ölçmeye yarar. Sıfır ile bir arasında değişir. Yüksek değerler daha büyük eşitsizlik demektir. Örneğin herkesin aynı gelire sahip olduğu bir toplumda gini katsayısı 0, tüm gelirin bir kişide toplandığı toplumda 1 olarak kabul edilir.
TÜİK'in verilerine bakınca, son yıllarda gelir dağılımında düzelme olduğu anlaşılıyor. En son veri, Şubat 2011 tarihinde yayımlanmış ve 2009 yılı için gini katsayısı yüzde 41.5 olarak tahmin edilmiş. Türkiye genelinde en üst gelir grubunu oluşturan yüzde 20'lik grup, toplam gelirin yüzde 47.6'sını elde ediyor. En alt gelir düzeyine sahip yüzde 20'lik bölüm ise, toplam gelirin sadece yüzde 5.6'sını alabiliyor.
Bu rakamlar, önceki yıllarla karşılaştırıldığında düzelme gösteriyor. Örneğin katsayı 2002 yılında yüzde 44'tü.

ÜST GELİR GRUBUNUN GELİRLERİ KAYITDIŞI VERGİ ALINMIYOR
Ancak, bu düzelmenin nereden kaynaklandığına yakından bakmak lazım.
Gelir dağılımı araştırmalarının sağlıklı olabilmesi için ilk şart, kayıtdışılığın minimum olması. Türkiye'de kayıtdışılık konusu yapısal bir sorun. Bunun yanına bir de vergi mevzuatının anlaşılması zor bazı yanlarını eklemek gerek.
Konunun uzmanlarından Sayın Şükrü Kızılot, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde; vergi rekortmenlerinin en çok gelir vergisi ödeyenler listesinde yer almamasına dikkat çekmiş. Kızılot, "En zengin 100 kişiden 74'ü, 100 kişilik vergi rekortmenleri listesinde yok!" diyor. Zenginlerin servetlerininin yüzde biri hatta binde biri kadar vergi ödemediklerini belirtiyor. Hoca'ya göre; "Bunun birkaç nedeni var. Birincisi, gelir vergisi servet üzerinden alınmıyor. Bazılarının serveti, ortak oldukları şirketteki hisselerinin değerinden geliyor. Şirket kâr dağıtmayınca, beyanname vermiyorlar... Bu arada Borsa kazançları, faiz ve repo gelirleri, tutarı ne olursa olsun beyan edilmiyor. Örneğin bir banka hissesini ya da anonim şirket hissesini iki yıl geçtikten sonra satan ve 50-100 milyon TL veya 1 -2 milyar lira kazanan kişi dahi vergi ödemiyor. Çünkü yasa böyle."
O zaman üst gelir gruplarının gelirlerinin çok büyük bir bölümü TÜİK'in hesaplarına girmiyor veya tahmin ediliyor. Dolayısıyla gini katsayısının hesaplanmasına gereği kadar yansıtılamıyor.

ALTTAKİLER KAYITLI
Buna karşılık, bütçeden dar gelirli gruplara yapılan transferler yıldan yıla büyümeye devam ediyor. Bir yandan yaşlılık ödemeleri, diğer yandan doğrudan gelir desteği, çiftçilere ödenen prim desteği gibi ödemelerde artış var. Tabi bu ödemelerin her birinin en ince detayına kadar kayıtları var. Devletin saymanlıklarında ve ödemelere aracılık eden bankalarda kime para verildiği kayıtlı. Böylelikle alt gelir gruplarının gelirleri, her yıl bütçeden ve mahalli idarelerden yapılan bu transferlere bağlı olarak büyüyor. TÜİK bu tarafta görünen artışı sağlıklı bir şekilde takip edebiliyor.
Üst gelir grubunun gelirinin ne kadar olduğunu tam olarak saptayamadan, alt gelir gruplarındaki iyileşmelere dayanılarak yapılan gelir dağılımı hesaplarının doğruyu yansıtmadığı kesin. Bu verilerle bırakın başka ülkelerle karşılaştırmayı, yıllar itibarıyla değişimin seyri hakkında bile yorum yapmak biraz zor.
Ancak sevindirici haber, Maliye Bakanı'nın demeçlerinden anlaşıldığı kadarıyla, önümüzdeki yıl gelir vergisi kanununda kapsamlı değişiklikler yapılacakmış. Umarım TBMM haksızlıkların önüne geçecek bir irade koyar. Kayıtdışılık azalır. Çok kazanan daha çok vergi öder.