Advertisement

2013 Hazine Finansman Programı açıklandı. 2012 rakamlarına bakınca, Hazine'nin önceden ilan ettiği programa uyacağı anlaşılıyor. Borçlanma piyasaları için bu çok önemli bir performans göstergesidir. Gerçekleşirse, kamu borç yöneticilerini tebrik etmek gerek.
Ancak bu performans kasım ve aralık aylarındaki net borç artışına bağlı. Bir yandan ödenek üstü harcamalardan gelen baskılar, diğer yandan Hazine kasasındaki gelişmeler öngörülenden daha fazla borçlanma ihtiyacı yaratabilir. Veya harcamaların çoğunluğu için nakit ödemeler gelecek yıla sarkabilir. Üçüncü seçenek olarak kasa azaltılabilir.
Konu borçlanma limiti açısından da önemli. 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 5. maddesine göre; "Mali yıl içinde ... yılı bütçe kanununda belirtilen başlangıç ödenekleri toplamı ile tahmin edilen gelirler arasındaki fark miktarı kadar net borç kullanımı yapılabilir". 2012 Bütçe Kanunu'na göre bu limit 21.1 milyar lira. Hazine'nin açıkladığı programa göre ise 20.4 milyar lira net borçlanma yapılacak. 2009 yılındaki limit aşımından sonra, ilk defa sınıra bu kadar yaklaşılıyor. Her ne kadar kanun yüzde 5+5'lik bir limit aşım hakkı tanımış olsa da önümüzdeki yıllar için bir öncü gösterge olabilir.

GELECEK YIL DAHA DİKKATLİ OLMAKTA YARAR VAR

Gelecek yıl programında şimdilik böyle bir baskı görünmüyor. Ancak rakamlara Bütçe Kanunu'nda yer alan 3 milyar dolarlık garanti imkânı ve dış borcun ikrazı limitiyle yaklaşık 4 milyar liralık ikrazen özel tertip DİBS çıkarma yetkisi dahil değil.
Diğer taraftan 2013'te ellerinde kamu kâğıdı tutanların, vadesi geldiğinde tahsil edecekleri parayı nereye yatıracakları önem kazanıyor. Programa göre sadece tahsil ettiklerini değil daha fazla parayı devlet iç borçlanma senetlerine (DİBS) veya dış borçlanma tahvillerine (Eurobondlara) yatırmaları bekleniyor.
Çünkü bu yıl 123 milyar lira iç borç anapara ve faiz ödemesi yapacak olan Hazine, gelecek yıl 172 milyar lira ödeme yapacak. Buna karşılık faiz dışı fazla (FDF) ve diğer borçlanma dışı kaynaklar azalacak. Yani Hazine'nin borç geri ödemesi çoğalırken FDF gibi borçlanmayı azaltacak etkenlerdeki düşüşten dolayı borçlanma miktarı artacak. Sıkıntının farkında olan teknisyenlerin dış borçlanmaya biraz daha fazla ağırlık verecekleri anlaşılıyor. Yanı sıra Hazine 2012 yılında alacaklılara ödediği her 100 liranın 83 lirasını yeniden borçlanmış. Gelecek yıl bu oranın 87.5 olacağı tahmin ediliyor. Konuya sadece borçlanma politikası açısından bakınca kötü sayılmaz.
Bununla beraber, eğer ekonominin büyüme senaryosu kredi büyümesi üzerine kurgulanıyorsa durum biraz değişir. Finansal sektörün aktiflerinin, bir yandan daha fazla kamu kâğıdı alarak, diğer yandan daha çok kredi vererek büyümesi lazım. Bunun için ya sermayedarlar ek sermaye koyacaklar, ya daha fazla mevduat bulunacak ya da Merkez Bankası'ndan veya diğer bankalardan borçlanılacak. Hepsi birden olabilir. Yeter ki Hazine kâğıtlarının getirisi, alınacak borçlardan daha yüksek olsun.
Aynı şey yabancıların ilgisinin devamı için de geçerli. Son yıllarda iç borçlanmada onlar da çok önemli müşteri haline geldiler. Eylül 2012 itibarıyla iç borçlanma senetlerinin yüzde 21.5'i ellerinde. Tarihi en yüksek seviye. Hızlı büyümenin arkasındaki ilk neden, dünyadaki döviz likidite bolluğu. Bu kadar dövizin Türkiye'yi tercih etmesinin nedeni ise elde edilen oldukça yüksek getiri.
Yüksek getiri sağlayan pozitif bir ortam için; ülke kredi notu, enflasyondaki seyir ve cari açığın finansmanı en önemli kriterler. Sosyo-jeopolitik gelişmeler ise işin can damarı.