Advertisement

Son günlerde hem Türkiye'de hem de Amerika'da zenginlerden fazla vergi almak gündemde.
ABD tarafının durumu bizden daha kritik. Bu satırların yazıldığı saatlerde bir anlaşmanın sağlandığı haberleri geliyor. Yıllık geliri 400 bin dolar civarında ve daha fazla olanlardan yüksek vergi alınacağı söyleniyor. Kesin anlaşmaya varılınca detayları göreceğiz. Dikkatimi çeken bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Tartışmaları izleyebildiğim kadarıyla, "Vergiler yükselirse para yurtdışına kaçar" diyene pek rastlamadım. Belki gözümden kaçmış olabilir, çok iddialı olmamalıyım ama inandığım bir şey var; Amerikan vergi idaresi vergi kaçıranı İsviçre'de bile bulup gerekli işlemleri yapar. Çünkü orada ülkenin tüm yasal ve idari yapılanması vergi kaçıranı yakalamak ve tabiri caizse "ipe götürmek" üzere oluşturulmuş. Bu bağlamda kayıtdışılık o kadar az ki, siyasetçiler hangi eşiğe muafiyet sağlarlarsa ne kadar gelir kaybedeceklerini biliyorlar.
Bizdeki tartışmalara gelince. Faiz gelirleri ve diğer gelirler birleştirilecekmiş. Belli bir eşiğin üstündekilerden yüzde 15 yerine yüzde 35 vergi alınacakmış. Yanı sıra ev ve arsa vergilerinde yeni bir anlayışa geçilecekmiş.
Baştan söyleyeyim. Dolaylı vergilere, KDV ve ÖTV'ye dayalı gelir sistemi adaletsizdir. Dolayısıyla gelir üzerinden alınacak her vergiye daha olumlu bakılması gerekir. Hatta sadece gelir yetmez, servetlerin de uygun bir şekilde vergilendirilmesi düşünülmelidir.

ÖNCELİK KAYITDIŞIYLA MÜCADELE OLMALI
Evet bu işin birçok aşaması var. Teknik yönlerini işin uzmanlarına bırakalım. Önce yeni vergiler dolaylı vergilerde azalmaya yarayacak mı anlamak gerek. Şimdilik sanki bütçeye ek getiri sağlayacakmış gibi duruyor. Eğer böyle ise önce alınacak yeni vergilerin nerede kullanılacağını vergi verene iyi açıklamak lazım. Eğer kolunda 10-15 tane bileziği, altında Mercedes'i olana yeşil kart vermek için ek vergi alınacaksa iyi düşünmekte yarar var. Yanı sıra yaklaşan seçim dönemindeki diğer popülist harcamalar için gelir toplanacaksa yanlış yapılır.
Daha önemlisi kayıt dışılık bu kadar yaygın iken, vergiden kaçınmanın kontrol edilmesinin kolay olmadığı bir ekonomide sadece "kayıtlı tasarruf sahiplerini" daha fazla vergilendirmek ne kadar adil bir yaklaşım olacak? "Kümesteki kazları" yolmak kolay. Eğer kayıtdışında, "kümesin dışında" olanlardan vergi almak için "devrimci" (?!) adımlar atılmazsa, içerideki kazlar da kümesten kaçmaya başlayacaklardır. En azından kaçmak için ellerinden geleni yapacaklardır.
Bu bağlamda vergi konusunda ilk atılacak adım kayıtdışılıkla mücadele olmalıdır. Eğer bazıları parasını yastığın altına götürüp vergi vermeden, ceza ödemeden hayatını devam ettirebilecekse dürüst vatandaşı "ahmak" yerine koyarak vergi alınmamalıdır. Örneğin Merkez Bankası'nın son Finansal İstikrar Raporu'nda hanehalkının döviz varlıklarına eklediği 117 milyar dolarlık altından vergi alınmadan, mevduat sahibinden ek faiz vergisi alınacaksa, mevduatını altına yatırana veya yurtdışına götürecek olana söyleyecek bir lafımız kalmaz.
Daha önce de yazdım. Banka bu veriyi yaptığı bir çalışmaya dayanarak kullanıyor. Maliye Bakanlığı'nın gelir vergisi için faiz gelirlerinin yanı sıra, yaklaşık 210 milyar liralık bu kaynağı da vergilendirmesi gerekir.
Kısacası bu ülkenin en büyük ekonomik sorununun tasarruf eksikliği olduğuna inanıyorsak kayıtiçinde tasarruf edenleri yanlışa yönlendirecek uygulamalardan kaçınmak lazım. Sadece onlardan daha fazla vergi alarak bu sorunu çözemeyiz. Öncelik yasal önlemleri de içeren en geniş çerçevede kayıtdışılıkla mücadelede olmalıdır. Ardından gelir ve servetten daha fazla vergi toplamanın yöntemleri tartışılabilir.