Advertisement

Kamuoyu artık kamu borç stokundaki gelişmelerle ilgilenmiyor. Bugün için önemsenmeyen borcun gelecekte ne olacağını araştırmakta yarar var.
2012 yıl sonu itibarıyla kamu borç stoku 532 milyar liraya ulaştı. Milli gelirin yarısından az. Yıllık artış yaklaşık 14 milyar lira. Artışı kendi içinde değerlendirirsek, yerel para borçlar bir yılda 22 milyar lira büyürken dövizli borçlarda azalma olmuş.
Dövizli borç geçen yıl sonu itibarıyla toplam borcun yüzde 27'sine düşmüş. Kalan TL borcun yarısından biraz fazlası sabit faizli, diğer kısmı ise değişken faizli kâğıtlardan oluşuyor. Faizlerin düşme eğiliminde olduğu dönemde olabildiğince değişken faizli enstrümanlarla borçlanmak daha akılcıdır.

İYİLEŞME BİR DEFALIK GELİRLERLE SAĞLANIYOR
Borç stokunun geleceği, sürdürülebilirliği cari durumundan daha önemli bir konu. Bu bağlamda en önemli değişkenler ekonomik büyüme, reel faizler ve faiz dışı fazla. Büyümenin önümüzdeki yıllarda istenen performansı yakalayabilmesi için cari açık önemli bir etken. O taraftan çok istenen bir gelişme beklenmese bile reel faizlerin bugünkü tarihi düşük seviyesi olumlu etki yapıyor. Sıcak para akışına yakından bağlı olan bu gelişme, kamu borcu açısından olumlu. Tabii kur değerlenmesi, dış ticaret ve cari açıkta yarattığı negatif gelişmeleri bir kenara koyabilirsek.

Faiz dışı fazlaya gelince... Bütçe açığının performansı genel olarak mali disipline uyulduğuna işaret ediyor. Bütçe dışında her geçen gün biriken koşullu yükümlülükler dikkate alınmadığı sürece bir sorun yokmuş gibi görünüyor.
Ancak bütçenin gelir ve harcama performansına ayrı ayrı bakınca gelişmeler daha iyi anlaşılıyor. Özellikle faiz dışı harcamalarda görülen hızlı artış üzerinde çok dikkatle durulması lazım. Çünkü artışların büyük çoğunluğu personel, hanehalkına yardımlar ve sosyal güvenlik açığının kapatılması gibi gelecekte azaltılması çok zor kalemlerden kaynaklanıyor.
Buna karşılık gelirler, vergi ve diğer gelirler şeklinde ayrılarak incelenmeli. Vergi gelirleri, dolaylı vergiler ağırlıklı ve ekonomik büyümeye doğrudan bağımlı. Büyüme düşünce açık ve borç büyüyor. Öte yandan siyasiler vergileri artırmak yerine vergi dışı gelirleri çoğaltmayı daha çok seviyorlar. Sık sık yapılan vergi ve prim borçları aflarından, özelleştirmelerden, Merkez Bankası ve kamu bankalarının temettülerinden, bedelli askerlikten, 2B arazilerinin satışından sağlanan gelirlerle bütçe açığı belli bir seviyede tutuldu. Borçların artışı sınırlı tutulabildi.

VERGİ GELİRLERİ ÇOĞALTILMALI
Kamu borcunun sürdürülebilirliğini değerlendirebilmek için önemli göstergelerden birisi de borç stokunun vergi gelirlerine oranıdır. Bu oran, borcun özünde gelecekteki vergilerin şimdiden harcandığı anlamına geldiğini anlatır. Yüksek oran, borçların geri ödenmesi için gelecekteki vergi artışı olasılığını gösterir.
İç borcun vergi gelirlerine oranını içeren yukarıdaki grafikten, bütçede 201 0 yılından sonra vergi dışı gelirlerin ağırlığının biraz daha arttığı anlaşılıyor. Bu değişim önümüzdeki yıllar için dikkatli olmayı gerektiriyor. Eğer yeni vergi dışı gelir kalemleri yaratılamazsa sürekli ertelenen vergi reformu hemen gündeme gelmeli. Bunca yıl kamuda çalışmama rağmen bu konudaki yaratıcılık kabiliyetim sınırlı. Ne olursa olsun vergi dışı gelirlerde sona gelinince, borç konusunda görülen pozitif gelişmeler tersine dönmeye başlayacaktır.
Dolayısıyla çözüm kapsamlı vergi reformunda. Ancak seçim ortamına girmiş, büyüme performansı siyasiler arasında tartışılan bir ekonomide yeni vergiler getirmek de zor.