Advertisement

Olumlu ocak-kasım bütçe verilerinin yayımlandığı bir haftada böyle başlık yadırganabilir.
Belki "Daha ne olsun. Bütçe 1.2 milyar lira açık vermiş, yaklaşık 47 milyar lira faiz dışı fazla var" diyeceksiniz. Detaylar ve orta vadeli bir bakış açısıyla konuyu ele almadan yapılabilecek başka bir değerlendirme yok. Eğer piyasalarda kısa vadeli yatırımlarınız varsa böyle bir yorum yapmanız doğal.
Ama gelin biraz ayrıntılara bakalım.

GELİRLERDEKİ AĞIRLIK BİR DEFALIK ÖNLEMLERDE
Yılın on bir ayında toplam gelir hedeflerinin yüzde 97'sine ulaşılmış. Vergi gelirlerinde en iyi tahsilat performansı ÖTV'de. Gelir vergisinde de performans yüksek.
Gelirlerin beklenenden daha iyi olmasının iki nedeni var. İlki Merkez Bankası ve kamu banklarının kârlarının Hazine'ye aktarılması. Yüksek rezerv tutan TCMB, kur hareketlerinden sağladığı geliri en büyük hissedarına transfer etmiş. Diğeri beklenenden çok gelen özelleştirme gelirleri. Halk Bankası ve diğer özelleştirmelerden sağlanan kaynaklar.
Buna karşılık idarenin tahsilat sorunu devam ediyor. Daha önce de değindim. KDV'de 21 milyar lirayı mükelleflerin bazıları cebe atmışlar. Parayı vatandaştan almışlar ama devlete ödememişler. İçlerinde kamu kurumları, belediyeler ve batık şirketler var.

HARCAMALARDAKİ İYİLEŞME FAİZ GİDERLERİNDEN
İlk on bir ay için harcamalarda çok dikkat çeken bir değişim yok. Ancak, bütçe yapımız gereği her yılın son ayı ödeneklerin serbest bırakıldığı aydır. Dolayısıyla kesin resmi, gelecek ay göreceğiz. Şimdilik hedefi aşan ödenekler, KÖYDES vb. klasik olarak seçim öncesi çoğalan harcamaların bazıları. Ama miktar çok büyük değil.
Buna karşılık faiz harcamalarında 4-5 milyar lira gibi tasarruf yapılabilecekmiş gibi görünüyor. Ay içinde bu tasarruflar diğer harcama kalemlerine aktarılarak kullanılacaktır.

YİNE KAMU ALACAK AFFI
Bütçe rakamları iyi gittiğinden olsa gerek. Yine af haberleri gelmeye başladı.
Önce tarım satış kooperatiflerinin Hazine'ye olan borçları yeniden yapılandırıldı. Şimdi BAĞ-KUR ve Genel Sağlık Sigortası affı geliyor. Yanlış hatırlamıyorsam, son on yılda bu sekizinci kamu alacağı affı. Kriz sonrası dönemler hariç olmak üzere, devlete borcunu zamanında ödeyenlerin cezalandırıldığı için, böylesi borç yeniden yapılandırmalarını "kul hakkı yemek" olarak değerlendiriyorum. Doğru bulmuyorum.
Devlet sosyal güvenlik sistemine yardım ediyor. Etmeli de. Çok kazanlardan çok vergi alarak, ihtiyacı olanlara kaynak aktarmalı. Bu yıl bütçede de 25 milyar liralık sosyal güvenlik açık finansmanı için para ayrılmış. Ödeniyor.
İşin özü, "Sistem neden açık veriyor? Sorun anlaşılmadan açık kapanmalı mı?" sorusunun cevabında. Örneğin hükümetler bilinçli bir tercihle sosyal güvenlik sistemine yük getirebilirler. Toplanamayacağını bildikleri gelire rağmen harcama emri vererek açığı merkezi bütçeden karşılarlar. Bu doğaldır.
Ancak, birileri "benim SGK primi ödeyecek param yok dediği" ve daha önemlisi, seçimler yaklaştığı için ihtiyari nedenlerle oluşan açıklar kapanıyorsa buna popülizm denir. Her seçim döneminde kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması bir gelenek olmuşsa. İktidar, muhalefet bu tür konularda popülizm yarışı yapıyorlarsa. İşin ucu kaçmış, mali disiplin kısa vadeli gelişmelere feda edilmiş demektir.
Mali disiplinin ölçüsü bütçe açığı hedefinin tutturulması değildir. Asıl olan uzun vadede bir defalık gelirlerin önemi, harcamalarda esnekliğin ve yapısal açıkların olup olmadığıdır.
Seçim rüzgârlarının her geçen gün arttığı bu günlerde, bütçeye bu açıdan bakmak daha akıllıca olacak.