Advertisement

Bugünlerde “Büyük Rüşvet Operasyonu” nedeniyle adı çok sık geçen bir kamu kurumu hakkında yazı yazmanın zamanı değil. Ancak, 14 Aralık 2013 tarihli yazıma açıklama gönderdikleri için yapabileceğim fazla bir şey yok. Gelen açıklamadaki ilk konu; TOKİ’nin “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” ile “Kamu İhale Kanunu” (KİK) kapsamında olmadığı bilgisinin yanlış olduğu belirtilerek, “...aksine İdaremiz 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabidir. Köşe yazısında belirtilen TOKİ’nin Kamu İhale Kanunu kapsamında olmadığı değerlendirmesi gerçeği yansıtmamaktadır.”

Benim yazdığımla gelen cevap arasındaki fark şu. İdarenin kendi mal ve hizmet alımları açısından KİK’a tabi olduğu doğrudur. Ancak faaliyetlerinin çok büyük bir bölümünü oluşturan, TOKİ’nin arsayı karşıladığı, yüklenicinin inşaat maliyetini üstlendiği ve hasılatın paylaşıldığı gelir paylaşımı projeleri kapsamda değil. Arsa Karşılığı Gelir Paylaşımı İhaleleri, 03. Mayıs. 2006 tarih ve 26157 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan TOKİ Satış, Devir, İntikal, Kiraya Verme, Trampa, Sınırlı Aynî Hak Tesisi ve Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İhale Yönetmeliği’ne göre yapılıyor. Bu yönetmelik de 2985, 5273 ve 1164 sayılı kanunlara dayanılarak çıkartılmış. Açıklamadaki ikinci husus, TOKİ’nin Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında olmadığına yönelik görüşüm. Aslında gelen açıklamada cevap net olarak verilmiş.

“TOKİ, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na tabi değildir. Ancak, TOKİ’nin bu kanuna tabi tutulmamasındaki amaç, önceden belirlenmiş fiyat ve ödeme koşulları itibarıyla satılmak üzere üretilen konut ve sosyal donatı yatırımlarına ait harcamaların, merkezi yönetim bütçesine yük getirmeden gerçekleştirilmesi gereğidir. Bu nedenle, genel bütçeye yük getirmeksizin TOKİ’nin yapacağı yatırım harcamalarının kendi kaynaklarıyla yürütülmesi ön görülmüştür.”

Yetkililer, konuya proje finansmanı açısından baktıkları için benim ne demek istediğimi tam olarak değerlendirememişler. Ben kamunun görevi olan hastane, okul gibi sosyal tesisler için yapılan harcamaların bütçede gösterilmesi gerektiğini söylüyorum. 2001 krizinden önce geniş uygulama olanağı bulan bütçe dışı fonları hatırlayanlar bilir. O yıllarda her bakanlık kendine bir fon kurmuştu. Bakanlar faaliyet alanlarında yapmak istedikleri harcamaları, bütçe disiplininden kaçırmak için, fonlar üzerinden yaparlardı. Böylesi tecrübelerimden dolayı yazılarımda bütçe dışında biriken streslere, benzeri uygulamalara dikkat çekmeye çalışıyorum.

Gelelim üçüncü konuya. Açıklamadaki “TOKİ’nin tahmin edilen borçlarının 17-20 milyar lira kadar olduğu yönündeki iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Sayıştay denetimine tabi olan TOKİ’nin 2012 Dönemi Kesin Bilanço rakamları itibarıyla; Alınan Sipariş Avansları düşülmesinden sonraki toplam borç tutarı 2 milyar liradır” iddiasına.

Fazla uzatmama gerek yok. Sayıştay’ın 2012 TOKİ Raporu’nda yer alan bilançonun pasif tarafında yer alan bazı rakamları vereyim. Faaliyetlerden doğan kısa vadeli borçlar 4.5 milyar lira; uzun vadeli borçlar ise 11.4 milyar lira. Toplam faaliyet borçları 15.9 milyar lira eder. Buna 1.2 miyar liralık uzun vadeli mali borçları da ekleyin.17 milyar lirayı geçer. Bir de alınan 4.9 milyar liralık avansını, olası risklerini hesaba ekleyin. Son söz yerine şunu söyleyeyim. Kamu mali disiplini denince en önemli unsurlarından birisi, “bütçenin devletin faaliyetlerinin tümünü kapsaması” ilkesinin ne kadarının hayata geçirildiğidir. Bu açıdan bakıldığında, TOKİ’nin yapısı mutlaka yeniden ele alınmalıdır.