Advertisement

Her seçimde olduğu gibi bu seçim döneminde de bir popülizm yarışı var. Partiler, sanki ödüllü proje yarışmacısıymış gibi yarışıyorlar. Özellikle muhalefet partilerinin gündeme getirdiği projelerin kaynağı sorgulanıyor. Hükümet ısrarla, projelerinin kaynağını nereden bulacaklarını sorguluyor.
Bir çok piyasa oyuncusu da, kaynağı belli olmayan popülist söylemlerden rahatsız oluyor. Seçim sonrası beklentilerini belirlerken bu endişelerini dile gitiriyorlar.
Aslında biraz yakından bakınca, kaynak bütçede bulunabilir. Esneklik büyük oranda kaybolduğu için harcamalarda kısılacak, önlem alacak fazla yer yok. Eğer sosyal güvenlik sisteminde çok kapsamlı bir reform yapılabilirse orta vadede harcama tasarrufu olabilir. Ancak onun dışında çok belirgin bir harcama kalemi, şimdilik, görünmüyor.

KAYITDIŞILIK
Buna karşılık, gelir tarafında iki tür kaynaktan bahsedebiliriz. Birincisi kayıtdışılık. Uzmanların yaptıkları çeşitli çalışmalara göre, ekonominin en az yüzde 30’luk bölümü kayıtdışı. 750 milyar dolarlık ekonomiyi bir yılda tümüyle kayıtiçine almak çok kolay değil. Bu nedenle birkaç yıllık bir geçiş süreci sonrasında kayıtdışılık azaltılarak, yaklaşık 200 milyar dolarlık bir vergi tabanı yaratmak mümkün.
Bu kadar harcamadan ortalama yüzde 10 vergi toplanabilse, yıllık 20 milyar dolar (30 milyar TL) yeni kaynak yaratılmış olacaktır.
Bu özünde bir anlayış, bir politika tercihi sorunu. Ancak görünen o ki, hükümetlerin ekonomiyi kayıt altına almak gibi bir niyetleri pek yok.

BÜTÇE GELİRLERİNİN TAHSİLAT SORUNU
Bu hükme nereden vardın derseniz, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı Kamu Hesapları Bültenlerini dikkatle incelemenizi öneririm.
Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere bütçe gelirlerinin tahsilatında önemli sorunlar var. Yanlış anlaşılmasın bu yıllardan beri yaşanan bir olay. Ama özellikle geçen yıl tahsil edilemeyen miktar, TBMM’de görüşülmekte olan “Torba Kanun” daki aflar nedeniyle oldukça büyümüş.
Tüm bütçe gelirlerinin tahsilat sorunu bir yere kadar kabul edilebilir. Her ülkede gelir idareleri, çeşitli nedenlerle tahakkuk eden gelirlerin tamamını zamanında tahsil edememektedir. Ancak, bizde aflar çok sık görülen uygulamalar olduğu için tahakkuk / tahsilat farkı gittikçe büyümekte.
İşin en anlaşılması güç tarafı ise, KDV tahsilatında yaşanan sorun. Müşteri olarak, harcama yaparken, satıcıya ödediğiniz vergi devlete verilmiyor, cebe atılıyor. Benim ödediğim vergi, devlete değil birilerine kaynak oluyor. Bunu bilen kamu otoritesi, gösterilen bahaneleri haklı buluyor.

TAHSİLAT TAM YAPILABİLSEYDİ...
Aşağıdaki Tablo, tüm bütçe gelirleri veya sadece dahilde alınan KDV’de tahakkuk eden tüm miktar tahsil edilebilse ve sağlanan kaynakların hepsi kamu borç stokunun azaltılması için kullanıldığı varsayımıyla hazırlanmıştır.
Görüldüğü gibi, tüm gelirler tahsil edilebilseydi, 2010 yıl sonu itibarıyla, 2003 yılından bu yana 232 milyar lira artan borç stoku, aksine 71 milyar lira azalmış olacaktı.
Hadi, tahakkuk eden vergilerin tamamının tahsilatı çok iddialı bir varsayım diyelim. O zaman sadece tahakkuk eden dahilde alınan KDV’nin tamamı tahsil edilebilseydi, borç stokunun artışı 232 milyar lira yerine 188 milyar lira da kalacaktı. Borç 44 milyar lira daha az olacaktı.
Dikkatinizi çekerim. Yukarıda kayıtdışılıktan sağlanabileceğini düşündüğüm kaynağı hiç hesaba katmadım.
Daha detaylı hesabı size bırakıyorum. Ne de olsa ağanın eli tutulmaz.