Advertisement

Mart sonu itibarıyla, bütçe verilerinde dikkat çeken gelişmeler var. Öncelikle, kamu hesapları konusunda en iyi uzmanlardan biri olan TEB Ekonomist’i Emre Tekmen’in, ithalden alınan KDV rakamları araştırmasına değineyim.

İTHALDEN ALINAN KDV
Aylık tahsilat rakamı 4.3 milyar lira. Tahsilat rekoru kırılmış. Bu durumda ilk akla gelen şey, bir kamu kurumu, örneğin BOTAŞ’ın, önceden yaptığı ve vergisini zamanında ödeyemediği vergiyi, gecikmeli ödeyip ödemediği. Yapılan basit araştırmalar gösteriyor ki, böyle bir durum söz konusu değil. Geçmiş borçlardan yapılan bir tahsilat yokmuş gibi görünüyor. O zaman bu rakamdan yola çıkarak aylık ithalat hakkında bir tahmin yapılabilir. Emre Tekmen’in tahmini 21-22 milyar dolar civarında. Geçen yılın aralık ayındaki 20.5 milyar dolarlık rakamdan sonra, bu bir rekor olabilir. Bilindiği gibi Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), kendi kayıtlarına göre mart ayı geçici ihracat rakamını 11.7 milyar dolar olarak açıklamıştı. Bu veri ile TÜİK’in verileri arasında fark olduğunu biliyoruz. Bu durumda aylık dış ticaret açığının 9-10 milyar dolar civarında olacağını söylemek çok yanlış olmaz. Tahminler doğru ise bu verilerden yola çıkarak, bir cari açık tahmini yapılırsa, aylık açığın 8-9 milyar dolar olacağı söylenebilir. Bu durumda üç aylık cari açık 20 milyar dolar seviyesine çıkar. Dikkat edilmesi gereken bir rakam. Biliyorsunuz Merkez Bankası, Kasım 2010 ayından bu yana sıcak parayla mücadele etme gayretinde. Bu mücadele biraz etkisini göstermiş ve dolar Ocak 2011 sonunda 1.60’lar düzeyine çıkmış. İlginç olan, mart ayında yaşanan ithalat rekoru, dolar kurunun 1.53 seviyesine geri dönmesine engel olmamış. Nedeni çok basit. FED ve AMB’dan sonra Japon Merkez Bankası, yaşanan son felaketten sonra piyasalara verdiği para miktarını artırdı. Bu nedenle, yükselen piyasa ekonomilerine sıcak para girişi hızla devam ediyor.

HANEHALKINA YAPILAN TRANSFERLER ARTIYOR
Bütçeye sadece gelir tarafından bakınca değerlendirmeler eksik olur. Hazine iştiraklerinden ve dış ticaretten kaynaklanan gelir performansı da göz önüne alınınca bütçe açığı olumlu seyir izlemeye devam ediyor. “Af Kanunu”ndan gelmesi beklenen para sayesinde önümüzdeki aylarda hem bütçe hem de sosyal güvenlik dengesinde, geçici bir iyileşme görüleceğini biliyoruz. Toplam harcamalara bakınca ilk çeyrek sonu itibarıyla artışların sınırlı kaldığı göz önüne alınırsa bütçe açıkları da sınırlı kalmış. Olumlu bir gelişme. Ancak, eğer ekonominin soğutulması isteniyorsa harcama kalemlerinin detaylarına bakmakta yarar var. Özellikle harcanabilir gelirleri büyüten, maaş ve ücret ödemeleri ile hanehalkına yapılan transferlerdeki reel artışlara. Çünkü artan harcanabilir gelir doğrudan talebi etkiliyor, çoğaltıyor, ithalatı tetikliyor. Seçimlerden önce, hükümetten maliye politikası önlemi alması beklenmiyor. Bu durumda Merkez Bankası izlemekte olduğu politika seçeneklerini, “Bağımsız” Merkez Bankası persfektifiyle bir kez daha gözden geçirmesinde yarar var. Çünkü, zorunlu karşılıkları arttırarak sıcak para girişine engel olunamadığı artık belli olmaya başladı. Yanı sıra zorunlu karşılıklardan çektiği paranın önemli bir bölümünü açık piyasa işlemleriyle geri vermenin, para tabanını büyütmenin enflasyonist sonuçlarını dikkatle değerlendirmesi gerek. Artık ortada bir cari açık yangını olduğu belli. Daha önce de belirttiğim gibi; hükümet yangına benzin dökmeye son vermeden, Merkez Bankası’nın bahçe hortumuyla su döküp söndürmeye çalışması bir işe yaramıyor. Biliyorsunuz, merkez bankalarının enflasyonla mücadelede önemli silahlarından birisi güvenilirlikleridir. Kaybolmaması lazım. Not: IMF IV. Madde Konsültasyon Raporu henüz yayımlanmadı. Kamuda şeffaflık ve hesap vermenin önemi kalmadı mı?