Advertisement

Ekonomide kamu kesimi ve şirketlerin yanı sıra hanehalkı borçluluğunu da yakından izlemek gerek. Toplam borçlardaki değişimi anlamak ve borçlanmanın nereden fonlandığını takip etmek, ekonomik konjonktürü daha iyi anlayabilmek için önemli.
Kamu kesiminde merkezi hükümetin ve KİT'lerin iç ve dış borçlanma rakamlarını en geniş detayda Hazine yayınlıyor. Veriler içerik ve kapsam olarak dünya standartlarında. Ancak, mahalli idarelerin verileri için aynı yorumu yapmak zor. Muhasebat Genel Müdürlüğü, hem gecikmeli hem de çok özet bilgiler yayımlıyor. Haziran ayına geldik, daha 2010 Eylül verilerine ulaşılabiliyor.
Şirketler kesiminin dış borçlarını Merkez Bankası takip ediyor. İç borçlarda ise banka kredilerini BDDK ve TCMB verilerinden izlemek mümkün. Ancak çok fazla bilinmeyen, bilançolara yansımayan borçlar da var. Bunlar kayıt ve standart sorunları olan, şirketlerin kendi aralarındaki ticari ilişkilerden kaynaklanan bazı borç-alacak ilişkileri. Yani reel sektörün iç borç rakamlarının sadece bir bölümünü görebiliyoruz.
Ekonominin diğer ana kesimi hanehalkının gelir ve borç rakamlarını en geniş şekilde BDDK ve TCMB yayımlıyor. İnsanların ekonomik davranışları konusunda, çok detaylı olmasa da, bazı temel verilere sahibiz.
Bu verilerin sağlıklılığı konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu tahmin ediyorum. Sıkıntıların başında ekonomideki yaygın kayıtdışılık geliyor. Özellikle vergi ödeme konusunda yaşanan "isteksizlikler" nedeniyle, gelirlerin doğruluğunda şüphe var. Buna rağmen, başka bir veri seti olmayınca eldeki en iyisidir.

HANEHALKININ BORÇ DURUMU DÜZELMİŞ
Bu nedenle Merkez Bankası'nın "Finansal İstikrar" raporlarında yer alan hanehalkının borç verileri önemli. Çünkü son dönemde hanehalkı tüketimindeki değişim, aldıkları borçlara bağlı.
Rakamlara yakından bakınca Finansal İstikrar Raporu'nda dikkatimi çeken bir gelişme; 2008, 2009 ve 2010 yıllarında hanehalkının yükümlülük ve gelir rakamlarındaki değişimler.
Raporda detaylar yok. Hanehalkının rakamlarında bu kadar fazla değişiklik yapılmasının nedeni tam olarak anlaşılamıyor. Tanımlar mı değişti acaba?
Yanı sıra 2009 yılında, borçların harcanabilir gelire oranında da olumlu bir dönüşüm var. Dönüş diyorum; çünkü borç rakamları değişmezken harcanabilir gelir rakamları artmış. Hanehalkının harcayabildiği gelir, önceki raporda 390 milyar lira iken, son raporda 409 milyar liraya çıkmış. Kriz yılı olmasına rağmen gelirler yüzde 16, yükümlülükler ise sadece yüzde 14 büyümüş.
Gelir artışı maaş ve ücret gelirlerinden kaynaklanıyor diye düşünsek biraz zor. Çünkü kriz yılında maaş ve ücret artışı çok sınırlı yapıldı. Bütçeden hanehalkına yapılan transferlerde çok fazla olmasa da bir artış var. Ancak o rakamlar da kamu kurumları tarafından bilinen, kayıt altındaki rakamlar. Böylesi bir değişimi açıklamak için daha fazla bilgiye ihtiyaç var.
Buna bağlı olarak, 2010 yılı rakamları da revize edilmiş. Eylül 2010'da 407 milyar lira olan harcanabilir gelir toplamı, üç ay sonra 464 milyar liraya çıkmış. Üç ayda yüzde 14'lük artış. Yükümlülükler aynı hızda artmamış. Bu doğal, geliri artanın borcu artmaz. Bu arada BDDK'nın hanehalkı yükümlülük verileri biraz faklı.
Merkez Bankası, teknik yeterliliği en iyi kurumlardan birisi. Hem teknik becerisi çok yüksek uzmanlardan oluşan kadrosuyla hem de ulaşabildiği detaylı veri setiyle en güvenilir bilgi üretim merkezidir. Dolayısıyla, düzenli yayımladığı önemli raporlarında yaptığı değişiklikleri olanca detaylı bir şekilde, nedenleriyle beraber açıklamasında yarar var.
Hatırlatmakta yarar var. Bu seçim döneminde hanehalkının borçluluğu meydanlarda ve medyada sıkça ele alınan, tartışılan bir konu oldu. Bunun için kamuoyuna en sağlıklı bilgiyi vermenin önemi biraz daha arttı.