Advertisement

İstanbullular ile Körfez çevresinde yaşayanlar, temeli atılan asma köprünün bir an önce bitirilerek trafiğe açılmasını heyecanla bekliyorlardır. Geçen bayramda sadece İstanbul’dan beş milyon kişi şehir dışına çıkmış, tatilini Anadolu’da geçirmiş. Düşünsenize, Gürcistan’ın nüfusu kadar insan on gün yer değiştiriyor. Bunun trafikte yarattığı sorunlar bir yana bir de ekonomik etkileri de unutulmamalı. Sıkışan trafikte fazladan yakılan benzin, mazot ve diğer ekonomik etkileri bir araya getirirseniz rakamın büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir. İzmit Körfezi’ne inşa edilecek olan asma köprüye bu açıdan bakınca, kısalan yol ve süre ekonomiye büyük katkı sağlayacak. İnşaatın ekolojik dengede yaratabileceği konuları, uzmanlık alanım olmadığı için, bilemiyorum.

FİNANSMAN MODELİ
Ben yaklaşık 9 milyar dolar civarında mal olacak olan, Gebze – İzmir otoyolu ve İzmit Körfez Geçişi projesinin finansman modeline kısaca değinmek istiyorum. Proje Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yapılacak. Yani inşaatı yapan şirketler devletten doğrudan bir para talep etmiyorlar. İnşaat için gerekli parayı, krediyi kendileri bulacaklar. İnşaatı yapacaklar. Toplam inşaat süresi 5 yıl. Yüklenici şirketler köprüyü ve yolu 15 yıl kadar işletecekler. İşletirken geçiş ücreti alacaklar. Örneğin, köprüden geçiş için otomobil başına 35 dolar + KDV tahsil edecekler. Bursa – İzmir arasında otoyol kullanmak isteyenler yaklaşık 16 dolar + KDV kadar ücret ödeyecekler. Buraya kadar ücretin düzeyi dışında, esasta bir değişik durum yok. Nasıl, diğer otoyollara, köprülere bir ücret ödeniyorsa, bunlara da ödenmesi gayet normal. Sadece bir karşılaştırma yapılabilir ve belki bazı değişik düşünceler oluşabilir. Değişik düşünceden kastım, bazıları ücretleri pahalı bulabilir. Ne olacak, onlar da köprüyü ve otoyolu kullanmazlar olur biter diyebilirsiniz.

VERİLEN GARANTİLER
Vatandaş olarak olaya bakınca sorun yok. Ancak, konunun bir de Ulaştırma Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (TCK) verdiği garantisi kısmı var. Burada birkaç rakam vereceğim. İhaleye çıkan kamu idaresi; Gebze- Orhangazi arası için günlük 40 bin araç ve 2 dolar ücret, yıllık 29.5 milyon dolar; İzmit Körfez Köprü Geçişi için günlük 40 bin araç ve 35 dolar ücret, yıllık 511 milyon dolar; Orhangazi-Bursa arası için günlük 35 bin araç ve 1.7 dolar ücret, yıllık 21.5 milyon dolar; Bursa -Balıkesir arası için günlük 17 bin araç ve 7.6 dolar ücret, yıllık 47.1 milyon dolar; Balıkesir-İzmir arası için günlük 23 bin araç ve 8.8 dolar ücret, yılık 73.6 milyon dolar gelir garantisi veriyor. Bu durumda, Gebze’den İzmir’e giderken bu yolu kullanırsanız, 55 dolar, bugünkü kurla yaklaşık 100 lira ödemek zorunda kalacaksınız. Olsun, hem yol güvenliğim artacak hem de çok daha kısa sürede İstanbul’dan Çeşme’ye, Bodrum’a gidebileceğim diye düşünebilirsiniz. Paranız varsa haklısınız da. Sorun yolu kullananın ödeyeceği parayla bitse sorun değil. Madalyonun bir de verilen garanti yönü var. Örneğin köprüden günde 40 bin araç geçmezse veya yıllık 511 milyon dolardan eksik gelir elde edilirse, aradaki farkı kamu idaresi ödeyecek. İhalaye çıkarken bu garanti verilmiş. Diğer bir deyimle, eğer örneğin Bursa’dan Balıkesir’e giden araçlardan 17 bin tanesi inşa edilecek otoyolu kullanmazsa, eksik kalan kısım, doğrudan TCK, dolaylı olarak da bütçe tarafından ödenecek. Finansman modelinin bu yanı çok önemli. Çünkü projeye kredi veren bankacılar da kamunun garantisine bakarak karar veriyorlar. Garanti olmazsa para da yok. O zaman hep beraber dua edelim, İzmit Körfez Köprüsü’nden günde 40 bin araç geçsin ve yılda 511 milyon dolar gelir elde edilsin. Aksi halde devlet ekmek, okul önlüğü alırken ödediğimiz KDV’nin bir kısmını buraya harcamak durumunda kalacak.