Advertisement

2012 Bütçe Kanunu taslağı Meclis'e sunuldu. Detaylar tam olarak yayımlanmamakla beraber, ilk izlenim, cari açıktan çok büyüme öne çıkıyor. Bu piyasaların pek hoşuna gitmedi sanki. OVP ve bütçe açıklandıktan sonra dövize talebin durmaması ve TCMB'nin yıllar sonra ilk defa kura doğrudan müdahale etmek zorunda kalması bunun bir göstergesi.
Hükümet, iç tasarrufları büyütmek için harcamaları kısmak yerine büyütmeyi tercih ediyor. Bunu yaparken kanunların etrafından dolanmayı da ihmal etmiyor. Örneğin, TBMM'nin kabul ettiği bütçe ile yıl sonunda gerçekleşen arasında hiçbir bağ kalmadı. Sayıştay'ın 7 Eylül 2010 tarih ve 5319 sayılı kararıyla, 2010 bütçesine yaklaşık 15 milyar lira ödenek üstü harcama yapıldığı saptanmış. Bu rakam, o yılın bütçesinde yüzde 5 sapmaya karşılık geliyor. TBMM'nin en temel görevi olan bütçe yapma hakkı elinden alınmış, ilgilenen yok.
İlgisizliğin temel nedeni, artık çoğumuz bütçeye bakarken bile piyasacı olduk. Para ve sermaye piyasalarında kısa vadeli işlem yapanlar için önemli olan, bütçe açığının büyüklüğü. O rakamda bir bozulma yoksa TBMM'nin demokratik hakkı gibi derin konular kimseyi ilgilendirmiyor.

HARCAMALAR ARTIYOR
2012 bütçesinde, gelecek yıl özel kesimin büyümeye katkısının sınırlı olacağı düşünülerek transfer ve yatırım harcamalarına ağırlık verilmiş. Özellikle hanehalkına yapılan ödemelerde görülen artışlarla, dışarıdan gelecek negatif etkileri hafifletmek için maliye politikası öne çıkmış.
Dolayısıyla faiz dışı harcamalarda görülen artış yüzde 11 düzeyinde. Yüzde 4 büyüme ve yüzde 5.2 enflasyonu beraber alırsanız, küçük bir reel artış gözleniyor. Reel artışın en büyük nedeni bütçede harcama esnekliğinin kaybolması. Personel, sosyal güvenlik ve faiz harcamaları, toplamın üçte ikisine yaklaşmış.
Örneğin, sosyal güvenlik sisteminin açığını kapatmak için yapılan transferdeki yüzde 31 'lik pay büyüyor. Toplam harcamalar içindeki payı yüzde 23'e çıkıyor. Kıt verilerden anlaşıldığı kadarıyla, bu artışta emeklilere sınırlı bir intibak, yeşil kart uygulamasının Sağlık Bakanlığı'ndan SGK'ya geçmesi gibi yapısal değişimlerin yanı sıra, prim tahsilatında olacak düşüşlerin etkisi var.
Faiz harcamalarında görülen iyileşmenin ana nedeni, bütçedeki iyileşmeye bağlı olarak kamu borçlanmasında görülen pozitif gelişmeler. Yanı sıra Merkez Bankası'nın ısrarlı olduğu düşük faiz politikası da az ödenekle yılın geçilmesine yardımcı oluyor.

GELİRLER İYİMSER
Bütçenin harcamacı yönü öne çıkınca açığı büyütmemek için gelirler, biraz iyimser tahminlerle çalışılmış. Biliyorsunuz, vergi gelirlerinin çoğunluğu harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergiler. Geçen hafta dolaylı vergi ayarlamalarıyla yapılan zamlarla 5.5 milyar liralık ek gelir sağlandı. Buna rağmen vergi gelirlerinde tahmin edilen performans yüzde 11.4. Burada da büyüme ve enflasyonu dikkate alınca bazı ek önlemlerin gündeme gelebileceği öngörülebilir.
Ancak üzerinde en çok durulması gereken konu, vergi dışı gelirlerdeki iyileşme. Bu yıl toplam bütçe gelirlerinin yüzde 14'ü bu kalemden sağlanırken, gelecek yıl oran yüzde 16'ya çıkıyor. İlk etken özelleştirme gelirlerindeki yüksek beklenti. Aynen bu yıl olduğu gibi, eğer yurtdışındaki ekonomik koşullar hızla düzelmezse, finansman bulamayan şirketlerin, bütçeye gelir sağlaması gecikecektir. Bu nedenle bu tahmin de biraz iyimser. Ancak, eğer 2B orman arazileri, bedelli askerlik gibi yeni bir defalık gelirler gündeme gelirse bu artışlar kısmen gerçekleşebilir.
Sonuç olarak, 2012'de bütçe dengelerinin başarısı, büyüme ve kur gelişmelerine doğrudan bağımlı. Yüzde 4 büyüme olmazsa gelirler düşecek. Kurlar, OVP'de öngörüldüğü gibi düşmezse enflasyon ve faizler yükselecek.