Advertisement

AB düzeyinde bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasası alanında 3 farklı komite çalışıyor ve aldığı kararları üye ülkelerin otoritelerine tavsiye niteliğinde veriyordu. Üye ülkeler direktiflere uygun gerekli düzenlemeleri yapmış olsalar da, uygulama farkları nedeniyle ne bir uyum ne de tam bir koordinasyon sağlamak mümkün olabiliyordu. Yaşanan finansal krizi takiben söz konusu komiteler yetkileri artırılarak, bağımsız otorite haline getirildiler. Yaşanan krizde yeterli koordinasyon olmaması ve uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren finansal kuruluşların ciddi denetime tabi tutulamaması olması hep şikâyet konusu olmuş ve bir reform ihtiyacı olduğu sürekli gündemde tutulmuştu.

Aracı Kuruluşlar Birliği’nin yayınladığı ‘Gündem’ Dergisi’nin Ağustos sayısında Avrupa’da kriz sonrası denetim ve düzenleme çalışmaları başlıklı bir makale yer alıyor. Söz konusu makalede de belirtildiği üzere, finansal piyasalara yönelik üç otorite kendi konularında bağımsız olarak çalışmalarını sürdürürken, ortak bir komite oluşturmak suretiyle de koordinasyonu sağlamaya çalışıyorlar. Ortak komite içinde farklı sektörler arası uyum sağlanması için yakın bir işbirliği yapılıyor. Özellikle büyük finansal kurumların denetimi, muhasebe uygulamaları, risk yönetimi, kara para aklama konuları bu ortak komitenin çalışma alanlarına giriyor.

ŞEFFAF, FONKSİYONEL VE ETKİN PİYASA HEDEFLENİYOR
Bahsetmiş olduğumuz 3 bağımsız otorite içinde menkul kıymetler otoritesi olan ESMA (European Securities and Markets Authorities) AB düzeyinde şeffaf, etkin ve fonksiyonel bir piyasa oluşumunu hedefliyor. ESMA bünyesinde çok sayıda komite sermaye piyasasının çeşitli alanlarında araştırmalar yapıyorlar. 2008’de başlayan finansal krizde öne çıkan bazı sorunların düzenlenmesi de ESMA’nın faaliyetleri arasında yer alıyor. Finansal krizin asli faillerinden sayılan kredi derecelendirme kuruluşları, yapılan düzenleme çalışmalarının başında geliyor. En son 2011 Mayıs’ta yapılan değişiklikle bu kuruluşlar üzerindeki ESMA yetkisi artırılmıştı. Ayrıca yayınlanan bir rehberle bu kuruluşların faaliyetlerinde uymaları gereken asgari hususlar belirlenmiş durumda.

AÇIĞA SATIŞI ENGELLEME TEZAT OLUŞTURUYOR
Bir başka çalışma konusunu takas kurumları ve Borsa dışı türev işlemlerin düzenlenmesi oluşturuyor. Öte yandan, aracı kuruluşların çalışma esaslarını düzenleyen MİFİD direktifinin geliştirilmesi, yine kolektif yatırım kuruluşlarına ilişkin direktifte değişiklik yapılarak yatırım fonlarının faaliyet esaslarının yeniden ele alınması da bir başka çalışma konusunu teşkil ediyor. Krizin belki de en önemli sebebi olarak öne çıkan şeffaflık konusu çalışmalarda ele alınan konulardan biri. Şeffaflık konusu, finansal raporlama ve muhasebe sistemleri ile birlikte değerlendiriliyor. İlginç ve belki de detay sayılabilecek bir konu da, açığa satış esaslarına yönelik.

Açığa satış işlemlerinin etkin fiyat oluşumuna ve likiditeyi artırmaya katkısı olduğu ve diğer risk yönetimi faaliyetlerini desteklediği ifade ediliyor. Menkul kıymetler otoritesinin açığa satışa ilişkin bu tespitine rağmen ülkelerin panik bir şekilde zaman zaman açığa satışları engelleme girişimleri de aslında tam bir tezatlık teşkil ediyor. Tüm bu konular AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde bizim için de tartışma konusu olması gereken hususlar. Zaman içinde bunların Türkiye piyasaları için de gündeme gelecek olması kesin gibi görünüyor.