Advertisement

Önceki yazımızda depremde yıkılan binaların tek sorumlusunun müteahhitler olmadığını, onlar kadar binaların planlarının hazırlanması, inşa edilmesi, kontrolü, denetimi, izin ve ruhsatlarının verilmesi aşamalarında mimar ve mühendislerden oluşan meslek mensuplarının da sorumlu olduğunu belirtmiştik. Mesleksizlik zaten Türkiye’nin geri kalmışlığının baş nedenlerinden biri. Bunun kökeninde de hiçbir olayda meslek mensuplarının sorumlu tutulamaması, bir şekilde meslek mensuplarının her zaman sorumluluktan sıyrılması gerçeği var.

Göreceksiniz Van depreminde de müteahhit dışında hiçbir meslek mensubu ceza almayacaktır. İlgi alanımız olan sermaye piyasasında da benzer bir tablo var. Özellikle halka açık şirketlerin, yatırımcıları kandıran, aldatan, dolandıran davranış ve eylemlerinde meslek mensuplarının rolü çok fazla. Gelişmiş ülkelerdeki sorumluluk ve tazminat hukukuna benzer bir yapımız olmadığı için sermaye piyasasındaki meslek mensuplarının sorumluluğu da olmuyor.

Halka açık şirketlerin kamuya açıkladıkları en başta mali tabloların tam, doğru ve gerçeğe uygun olması gerektiği prensibi belki de sermaye piyasasının en temel ilkesidir. Şirketlerin kamuoyuna açıkladıkları başta mali tablolar olmak üzere tüm bilgilerin bu ilke çerçevesinde incelemesini yapan ve bu konuda görüş veren denetim mesleği mensuplarının sorumlulukları çok önemli. Bu konuda yanlış yapanları, dünyanın en büyüğü olsalar bile bir gün içinde kapattıkları ve yok ettikleri yurtdışı örneklerinde görüldüğü halde ülkemizde henüz emsal kararlara pek rastlamıyoruz.

Yeni Ticaret Kanunu ile birlikte denetim mesleği de yeni bir yapılanmaya girecek. Denetim mesleğinin yeni dönem yapısı ve sorumlulukları konusunda önemli bir makale “Sermaye Piyasası“ Dergisi’nin Eylül sayısında yer alıyor. SPK başuzmanlarından Dr. Abdullah Yavaş tarafından yazılan makalede yeni dönem denetim, denetçilik, türleri ve sorumlulukları ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Yeni dönemde anonim şirketlerin bilinen denetçileri artık olmayacak. Bunun yerine tüm anonim şirketler bağımsız denetim şirketleri tarafından denetlenecek. Gerçi her boyuttaki anonim şirketin bağımsız denetime ne ihtiyacı var, bu maliyete ne gerek var denebilir ve muhtemelen sadece bu yüzden bile Ticaret Kanunu’nun yürürlüğü ertelenebilir. Ancak bağımsız denetimin özellikle halka açık şirketlerdeki fonksiyonu, şirketlere yarar ve katkıları ile yatırımcılara olan etkisi Dr. Abdullah Yavaş tarafından tüm yönleriyle ele alınıyor.

Makalede bizim asıl ilgilendiğimiz kısım ise denetim mensuplarının sorumluluklarıyla ilgili bölümler. Kanunda özellikle denetçilerin şirket hakkında öğrendikleri bilgileri saklamak, izinsiz yayınlamamak yükümlülükleri var. Sır saklama sorumluluğunu ihlal edenler her bir denetim için halka açık şirketlerde 300 bin TL tazminat ödeyecekler. Bu rakam tavan. Bunun üstünde cezai nitelikli bir tazminat öngörülmemiş. Bu haliyle bu hükmün sadece şirketleri koruduğu sonucuna varmak da mümkün. Öte yandan, denetçilerin görevlerini yaparken oluşacak kusurları dolayısıyla yatırımcı kesimin de içinde bulunduğu çok geniş bir kesime karşı kusur sorumluluğu bulunuyor. Eski kanunun adeta tekrarı olan bu sorumluluk hükümleri son derece yetersiz. Halka açık şirketler için bunun Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında düzeltileceğini umuyoruz. Önemli bir konu da, denetçilerin sorumluluklarının yani kusurlarının ispatında başvurulacak yöntemin ne olduğu sorusu. Sayın Dr. Yavaş’a göre bu konuda Uluslararası Denetim Standartları ile Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na uyum, kusurun tespitinde objektif kriterimiz olacaktır.