Advertisement

Aracı Kuruluşlar Birliği'nin aylık yayın organı Gündem Dergisi'nin kasım sayısında şu anda faaliyet gösteren 85 aracı kurumun yoğunlaşma analizi yer alıyor. Çok çarpıcı sonuçların olduğu araştırma Türkiye'de aracılık sektörünün nasıl yeniden yapılandığını, nasıl merkezileştiğini, nasıl kendi içinde tasfiye sayılabilecek konsolidasyonu yaşadığını gösteriyor. En çarpıcı rakam şu: Aktif büyüklükleri bakımından en büyük aracı kurumumuz, sektör toplamının % 31 'ini oluşturuyor. Kurum isimlerinin belirtilmediği bu analizde bu aracı kurumun işlem hacminde de açık arayla birinci olduğu şüphesiz.
Analize göre, en büyük 20 aracı kurum sektör büyüklüğünün % 85'ine sahipken, en küçük son 20 ise sektörün % 2'sine sahip. Hisse senedi işlem hacminde ilk 20 kurum toplamın 3'te 2'sini yaparken, son 20 ise % 3'ünü yapıyor. Vob işlem hacminde, komisyon gelirinde, net kârlılıkta, çalışan sayısında ilk 20 aracı kurum % 53 ile % 68 arasındaki oranlarda pay sahibi iken, son 20'nin payı bu alanlarda 2 ile 5 arasında. Araştırmada çeşitli açılardan aracı kurumlar sınıflandırılarak, değişik analizler yapılmış. Yapılan çok sayıda analizde sonuç değişmiyor. 85 aracı kurumun 40'ı dışındakiler tabela kurumu haline gelmişler. Varlıkları ile yoklukları belli değil. Gerçi son 40 içinde etkili olan kurumlar da mevcut ancak sonuç itibarıyla tespit değişmiyor.
Aracı kurumların bu son durumlarından farklı sonuçlar çıkarmak mümkün olabilir. Örneğin, aynen diğer sektörlerde olduğu gibi vahşi kapitalizm küçükleri yedi ve büyüklerin önünü açtı denebilir. Tam tersi, gelişmeye, yeniliklere, teknolojiye uyum sağlayamayanlar geride kaldı ve yakın vadede tasfiye olacaklar, hayatın olağan akışı budur da denilebilir. Dünya örnekleri de böyle. Sayılar zaman zaman değişiyor, bazı kurumlar küçülerek yok olurken, bazı kurumlar şansını iyi değerlendirip büyüyorlar. Dünyanın birçok ülkesinde de küçük-büyük çok sayıda aracı kurum faaliyet gösteriyor.
Üzerinde durulması gereken bir husus da, sektörde temsil edilme açısından büyüklüklere, piyasadan alınan paylara uygun konumlanma olup olmadığıyla ilgili. Piyasanın düzenleyici kurumlarında temsil edilme oldukça önemli. Her yerde büyüklerin bulunması küçüklerin sorunlarıyla hiç ilgilenilmemesi sonucunu doğurabileceği gibi, sürekli küçüklerin bulunduğu yönetimler dar, küçük çıkarlar peşinde koştururken piyasanın büyümesi, gelişmesi, yenilenmesi ile pek ilgilenmezler. Bu yüzden dengeli yönetimler her zaman tercih edilen yapılar olmuştur. Ülkemizde bu dengenin her zaman oluştuğunu söylemek pek mümkün değil. Bizde küçüklerin sesi her zaman çok gür çıkmış olsa da, bu fazla sese uygun kazanımlar elde edilip edilmediği de pek sorgulanmamıştır.
Lafı uzatmadan artık söylemek lazım. Sermaye piyasası önümüzdeki 2 aylık sürede çok önemli bir dönemden geçecek. Borsa yeni bir yönetim modeline girecek ve bu yönetimle şirketleşerek, özelleşecek. Bu sürecin doğru işletilmesi, hakkaniyetli bir sonuca ulaşılabilmesi için borsa yönetiminde yer alacak aracı kurum temsilcilerinin nitelikleri oldukça önem taşıyor. Elini taşın altına sokabilecek yöneticilerin, aracı kurumların büyüklüklerine uygun temsil oranıyla yönetime girmesi, sektör tarafından tercih edilecek mi göreceğiz. Sektörü gerçek anlamda temsil edecek bir yönetim oluşturulmadığı takdirde borsanın yeniden yapılanmasının başarılı olup olmayacağı da bu açıdan düşünülmeli.