Advertisement

Hafta içi Vakıfbank hisselerinin Hazine'ye devrine ilişkin Vakıfbank Genel Müdürü'nün açıklamaları medyada yer aldı. Genel Müdür, bankada Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün sahip olduğu yüzde 58.51 oranındaki hissenin Hazine'ye devredileceğini duyurdu. Vakıfbank'ın bugünlerde 10 milyar piyasa değerine sahip olduğunu düşündüğümüzde 6 milyar lira civarında bir işlem gerçekleşecek demektir. Hazine, devredilecek hisseler karşılığında Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne özel tertip devlet tahvili verecekmiş. BDDK'nın kaç yıldır bankalara temettü dağıtımı yaptırmaması nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün eline herhangi bir nakit geçmediği ve ihtiyaçların giderilmesinde sıkıntılar yaşadığı için yapılacak operasyon Vakıflar Genel Müdürlüğü bakımından da rahatlatıcı olacak demektir.
Vakıfbank Genel Müdürü'nün yaptığı açıklamada küçük yatırımcılara yönelik dikkati çeken bir husus da var. Habertürk Gazetesi'nde yer alan habere göre, Genel Müdür bir soru üzerine "Çağrı yapılması düşünülmüyor" demiş. Mevzuata baktığımızda halka açık bir şirketin sermayesinin veya oy haklarının yüzde 50'sinden fazlası devredildiğinde, devir fiyatından küçük ortakların hisselerini almak üzere çağrıda bulunmak gerekiyor. SPK'nın tebliğ hükmü böyle. Amaç şirket sahipliğinin ve yönetiminin değişmesi durumunda küçük ortakların haklarının korunması.
Dünyanın birçok ülkesinde çağrı yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeler bulunuyor. SPK tebliğine göre bazı konularda çağrı yükümlülüğüne muafiyet getirilmiş. Mali durumun bozuk olması, grup içi değişiklikler, zorunlu olarak pay devri yapılması gibi durumlar dışında özelleştirme kapsamındaki şirketlerin devirlerinde çağrı yükümlülüğünde muafiyet tanınıyor.
Vakıfbank hisselerinin devrinde muafiyet koşullarının hiçbiri bulunmuyor. Özelleştirme yerine tam tersi kamulaştırma söz konusu ve bu da kapsam dışı bırakılmamış. Böyle olunca Hazine'nin yüzde 58.51 oranındaki payı devralması çağrıyı gerektiriyor. Üstelik Vakıfbank'ın yönetimi de değişeceği için hiçbir şekilde muafiyet kapsamına girmiyor. Yüzde 50'den az pay devri ve yönetim kurulunun paylaşılması halinde yükümlülükten kurtulma imkânı var.
Vakıfbank hisselerinin el değiştirmesi çağrıyı gerektirdiği halde Genel Müdür'ün çağrı olmayacak demesinin ardında iki neden olabilir. Birincisi, Genel Müdür mevzuatı bilmiyordur ki bunun söz konusu olması pek mümkün değil. İkincisi ise SPK, devir işleminden önce tebliğde değişiklik yaparak kamulaştırmaları da kapsam dışına alacak ve genel müdür de bundan haberdar.
Tebliğ değiştirilir ve Vakıfbank hisselerinin devri çağrıdan muaf tutulursa, sermaye piyasasının çivisi sökülmüş olur. Piyasanın büyümesi, gelişmesi ve en başta sağlıklı işlemesi için her şeyden önce hukuk güvenliği gelir. Devletin menfaatine bile olsa hukuk bu şekilde kullanıldığında insanlarda, yatırımcılarda, tasarruf sahiplerinde güven unsuru yok olur. Yıllardır yaratılan güvensizlik ortamı nedeniyle piyasada yatırımcı kalmamışken ve mevcut yatırımcılar da kaçmaya çalışırken, yapılacak bu değişiklik küçük yatırımcıya vurulacak çok ağır bir darbe olacaktır.
Üstelik yıllardır yatırımcı seferberliği diye onlarca kurumun canla başla çalıştığı bir dönemde böyle bir karar, bu yapılan çalışmaların hepsini bir kalemde silmek demektir. Onca emek ve onca paraya yazık olacak ve sermaye piyasası da kolay kolay üzerinden atamayacağı bir yükü üstlenmiş olacak. Umarız SPK böylesine bir yanlışın içine düşmez.