Advertisement

2012 yılı sermaye piyasası bakımından oldukça iyi geçti diyebiliriz. Temel göstergemiz olan İMKB 100 Endeksi, yılı yüzde 50’nin üzerinde bir primle kapatıyor. Borsacılar, yatırımcılar, halka açık şirketler ve hatta siyasi iktidar için sevindirici, mutluluk verici bir sonuç. Borsayla ilgili kitapların ilk sayfasında borsanın, ekonominin barometresi olduğu yazar. Borsa bu derece iyi ise moraller de iyi demektir.

Asıl önemlisi, borsanın iyi olması, önümüzdeki döneme ilişkin beklentilerimizin de iyi olduğunu gösterir. 2012 yılında sermaye piyasasında ikinci önemli olay, Sermaye Piyasası Kanunu’nun çıkması oldu. Her ne kadar henüz Sayın Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmamış olsa da temel düzenlemelerinde değişiklik olmadan yasalaşacaktır. Kanunun yürürlüğe girmesi oldukça önemli. Önemi, getirdiği yeniliklerden ziyade önümüzdeki 15-20 yıllık süreçte piyasaları belirleyecek olmasından kaynaklanıyor. Bu kadar kapsamlı yeni bir Sermaye Piyasası Kanunu yapılması pek söz konusu olmayacaktır. Hatta Borsa İstanbul projesi olmasaydı bu kanun da kolay kolay çıkmazdı. Ayrıca önümüzdeki dönemlerde kendinden en çok söz ettirecek sektörlerin başında sermaye piyasası olacağı için kanunun önemi bir kez daha artıyor. Sermaye piyasası bakımından önemli bir olay da, İMKB’nin statüsünün değiştirilmesi ve borsanın anonim şirket haline gelerek Borsa İstanbul adını alması olacak. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle gerçekleşecek bu dönüşüm, Vadeli İşlem Borsası ile Altın Borsası’nı sonlandırması bakımından da önem taşıyor. Etkilerini ve büyüklüğünü 2012 yılı içinde göremediğimiz bir başka çok önemli gelişme de yıllardır devreye sokamadığımız opsiyon kontratlarının başlatılması oldu. Önümüzdeki dönemlerde en büyük işlem hacmi yaratan yatırım aracı olması beklenen opsiyonlar, yatırımcılar açısından gerçekten de çok ciddi alternatif yatırım aracı haline gelecektir.

2012 yılında en çok tartışılan hususlardan birisi de halka açılmalar oldu. Bir önceki yıla yakın sayıda halka arzın gerçekleştiği 2012 yılında Halkbank haricinde halka açılanların tamamı küçük boy şirketlerdendi. Küçük şirketlerin sermaye piyasası kaynaklarından yararlanmasına kimsenin itirazı olamaz ama bu şirketler halka açılırken fiyatlamalarında yanlışlıklar yapıldığı için gerekli talebi görmüyorlar ve yeterli taleple karşılanmadıkları için de şikâyet konusu işlemlere maruz kalıyorlar. Bu şirketlerin borsa performansları hem kötü hem de bazıları manipülatörlerin eline düştüğü için borsanın genel itibarını bozuyorlar. 2012 yılının eskiden beri devam eden kangren olmuş bir başka sorunu, yatırımcı sayısının azlığı. Bu sorunu ne yazık ki uzun süredir çözemiyoruz ve çözümü yönünde de umut ışığı göremiyoruz. Benzer şekilde büyük şirketlerimizin halka açılmasında da aynı sorun var ve pek umutlu değiliz. 2012’de yüzümüzü güldüren, borsada yaşadığımız rallinin hem beklentisi hem de tetikleyicisi olan not artışını da unutmamak lazım. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in vermiş olduğu yatırım yapılabilir notu, henüz ikinci bir kuruluş tarafından verilmese de bu not artışı yılın en çarpıcı gelişmelerinin başında geldi. 2013 hepimize, ülkemize, piyasalarımıza şans getirsin. Herkese sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir yıl diliyorum.