Advertisement

Çarşamba günkü yazımızda, şirketlere yönelik halka arz seferberliği yanında ayrıca yatırımcılara yönelik bir seferberliğin de şart olduğunu belirtmiştik. Tasarruf sahipleri batan banka ve aracı kurumlarda tasarruflarını tuttukları, el konulan bankaların veya bu bankaların iştiraklerinin hisselerine yatırım yaptıkları, enerji şirketlerine devlet el koyduğu, paralarını yönetsin diye teslim ettikleri bireysel ve kurumsal portföy yöneticileri başarısız oldukları için paralarını kaybettiler. Bu konuda çok sayıda mağdur, yaralı yatırımcımız var. Yazımıza gelen tepkilerden mağduriyeti ve öfkeleri anlamak mümkün oluyor. Herkesin ortak söylemi; devlet teröristle bile yeni sayfa açmaya hazırlanıyorken, hiçbir suçu ve günahı olmayan tasarruf sahiplerinin mağduriyetlerine de bir çözüm bulması gerektiği yönünde. Öncelikle bir konunun altını çizmekte yarar var. Mali durumu kötü, borçluluğu aşırı yüksek, sürekli zarar eden şirketlere yatırım yapan yatırımcılar piyasa riskini almış demektir. Bir başka ifadeyle, bu tür yatırımların sonucunda yatırım yapılan şirketin batabileceği bilinir ve bu ihtimal hesaplanarak hisse senedi satın alınır. Zaten bu tür hisselerin fiyatları da aşırı ucuzdur. Bu şekilde zarara uğrayanların yukarıda anlattığımız mağduriyetlerle ilgisi bulunmuyor. Ama devletin el koyduğu banka ve şirketlerde Borsadan hisse almış yatırımcıların hiçbir kusuru olmadığı halde mağdur olmaları, piyasa riskini üstlenerek zarar eden yatırımcıların durumundan tamamen farklıdır. El konulan şirketlerde, hâkim hissedarın hatası, kusuru, usulsüzlüğü söz konusudur. Küçük yatırımcının bu usulsüzlükle uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde devlet küçük yatırımcıların da hisselerine el koymuştu. Başka çaresi var mıydı, hem de fazlasıyla vardı. Nitekim ilk fırtınalar atlatıldıktan çok sonraları benzer gerekçelerle el konulan bir borsa şirketinde küçük yatırımcıların hisselerine el konulmadan çözüme gidilmişti. Bir dostumuz Takasbank ve MKK kayıtlarını esas alarak hazırlanan bir tablo gönderdi. 1999 yılının Aralık ayında el konulmaya başlanan bankalar, bu bankaların iştirakleri ve enerji şirketlerinin sayısı Haziran 2003’de 15’e ulaşmış. Söz konusu el konulan 15 şirkette 182 bin yatırımcının 514 milyon dolar tasarrufu mağdur edilmiş. Öte yandan, piyasa riski nedeniyle 21 şirket batmış ve 95 bin yatırımcının 40 milyon doları buharlaşmış. Ancak bizim açımızdan önemli olan devletin el koyarak mağdur ettiği 182 bin yatırımcının zararı. Demirbank, Yaşarbank, Toprakbank ve Esbank gibi bankalarımız ile Çukurova, Kepez ve Aktaş gibi elektrik şirketlerimize doğrudan el konulurken, Medya Holding, Sabah Yayıncılık, Egs Holding, Sabah Pazarlama, Egs Dış Ticaret, Egs Finansal Kiralama, Egeser Giyim, İktisat Finansal gibi dolaylı el konulan şirketlerimiz var. Güven unsurunu kaybetmiş yatırımcı kitlemizi tekrar kazanmamız gerekir. Zerre kadar artmayan yatırımcı sayısının artması, mülkiyetin tabana yayılmasının sağlanması için bu güvenin kazandırılması şart. Yoksa halka arz seferberliği ile patlayan halka açılmalarda şirketlerin hisselerini kime satacağız? Piyasaya yeni yatırımcıların kazandırılması için atılması gereken ilk adım geçmişin temizlenmesi olmalıdır. Bu yeni sayfayı açmadan yeni tasarruf sahiplerinin gelmesini beklememek lazım. Bugüne kadar mağdur yatırımcıların sorunlarıyla hiçbir kurum ilgilenmedi. İlgileniyor gibi bile yapmadılar. Küçük yatırımcıyı korumakla mükellef kurumumuzun bu işte önderlik yapması gerekiyor. Pazar işleticisi kurumumuzun da, kendi pazarının satıcıları için verdiği uğraş kadar alıcıları için de aynı çabayı göstermesi gerek.