Advertisement

Bu çarşamba CHP'nin piyasalara olan vaatlerini inceliyoruz. CHP'nin seçim bildirgesinde Cumhuriyetimizin 100. yılına kadar olan dönem için bazı ekonomik büyüklükler hedeflenmiş. Yılda ortalama % 7 oranında büyüme, 2.6 trilyon dolarlık GSYH, 31.500 dolarlık kişi başına gelir bu hedeflerden bazıları. Yine 2023 yılına kadar ihracatın 650 milyar dolara ulaşması, cari işlemler açığının GSYH'nın % 2.5'ine düşürülmesi, her yıl ortalama 800 bin kişiye istihdam yaratılması, işsizlik oranının % 5 düzeyine indirilmesi CHP'nin iddiaları arasında yer alıyor.
CHP'nin seçim bildirgesinde finansal piyasalar hakkında çok fazla bir bilgi yer almıyor. Piyasalara yönelik olarak verilen hedefler için, "... Başta döviz olmak üzere varlık piyasalarında oluşacak balonlar ve bunların reel ekonomide yol açtığı kırılganlıkları önleyeceğiz. Finansal sistemin tümünde ya da bir bölümünde ortaya çıkan aksaklıkların, reel ekonomide dalgalanmalara yol açmasını önlemek için, Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı'nın birlikte hareket etmesini sağlayacak bir Finansal İstikrar Kurulu kuracağız." İfadesi yer alıyor. (Üst Kurul MHP'de de vardı) Yine dikkat çeken bir başka açıklama da, Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın özelleştirilmeyerek, çiftçi ve sermaye piyasalarında manipülasyon ortamının oluşmasına kesinlikle izin
vermeyeceğiz." Görüldüğü üzere, CHP'nin sermaye piyasası ve Borsa ile ilgisi bu iki cümle ile sınırlı gibi. (Yasanın adı da yanlış yazılmış üstelik)
Seçim bildirgesinde bazı bilgiler ve vaatler ise çarpıcı. Mesela yeminli mali müşavirlik yasasının değiştirilmesine epey yer ayrılmış. Benim şehrim için vaat de oldukça enteresan: İzmir, Tayland gibi bir sağlık turizmi merkezi haline getirilecekmiş. İstanbul için ise şunlar yazılmış: İstanbul, ilham veren, marka ve tasarım odaklı, yenilikçilikte (inovasyon) önder bir "yaratıcı kent" haline getirilecek, İstanbul bilişim kenti, entelektüel kent, kültür kenti, altyapısı güçlü, güvenli kent haline getirilecekmiş. Ancak ne yazık ki, İstanbul'un finans merkezi haline getirileceğine ilişkin veya bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığına ilişkin en küçük bir açıklama bulunmuyor. Dünya kadar çalışmadan haberleri yok mu acaba?
İktidara aday bir partinin finansal piyasalar ve özelinde sermaye piyasası hakkında ciddi, somut bir şey söylememiş olması akla sığmadığı için Parti programını da incelemek zorunda kaldık. Enflasyonun ve reel faizlerin düşük seviyelerde tutulması, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, ekonominin "spekülatif, yabancı sıcak paraya" olan bağımlılığının azaltılması, doğrudan yabancı sermayenin özendirilmesi, mali sektörde faaliyet gösteren tüm düzenleyici ve denetleyici kurumların tek bir çatı altında toplanması, ulusal bankacılık sisteminde toplam yabancı payının sınırlı tutulması, BDDK ve TMSF'nin bağımsızlığının korunacak olması dikkat çeken hedefler arasında yer alıyor. Sermaye piyasasının hukuki çerçevesinin yenileneceği ve sermaye piyasasının derinleşmesinin hedef alınacağı da programda belirtiliyor. Bu kapsamda, İMKB'nin daha çok derinleştirilmesi ve güçlenmesi, sermaye piyasalarına olan güvenin artırılması, sermayenin tabana yayılmasının hızlandırılması amacıyla düzenleyici ve denetleyici çerçevenin güçlendirilmesi sağlanacak, şirketlerde iyi yönetişim ilkeleri sağlanacaktır. Sermaye piyasasında denetim zafiyetlerini ortadan kaldıracak önlemler alınacaktır. Yeni Ticaret Kanunu ile halka açık anonim şirket yapısının kökten değişeceği dikkate alınarak Sermaye Piyasası Kanunu'nda ve Kurulun alt düzenlemelerinde gerekli değişiklikler yapılacağı; dini inançlar sömürülerek, izinsiz arz ile hukuk ve etik dışı yöntemlerle, yakın geçmişte yaratılmış olan sömürü çarkının bir daha oluşmamasını sağlayacak önlemlerin alınacağı ve yasal zemini hazır olan KOBİ Borsaları'na çağdaş koşullar ve etkinlik kriterleri çerçevesinde işlerlik sağlanacağı da hedefler arasında yer alıyor.
Seçim bildirgesi, parti programı ile birlikte okunduğunda somut vaatler bulmak mümkün olabiliyor.