Advertisement

Aracı Kuruluşlar Birliği 2010 yılı sonu aracılık sektörüne ilişkin "Türkiye Sermaye Piyasası 2010" yıllığını yayınladı. Birliğin aylık yayın organı Gündem Dergisi'nde de aracı kurumların analizinin yapıldığı bir çalışma yer alıyor. Çalışmada, faaliyette bulunan 85 aracı kurumun rakamları esas alınmış. Çıkan rakamlar çarpıcı ve sermaye piyasasının gideceği yol hakkında ciddi bir bilgi veriyor. Analizi yapılan 85 aracı kurumun 2010 sonundaki toplam aktifleri 7.4 milyar TL. Rakip diye söylenen bankacılık sektörünün aktif toplamı olan 1 trilyon TL mukayese edildiği zaman neden aracı kurumların etkinliğinin bankalar kadar olamadığının cevabı anlaşılmış olur. Sıralamaya göre ilk 20 aracı kurum, sektör aktiflerinin % 84'ünü oluşturuyor. En yüksek aktif büyüklüğe sahip aracı kurum, toplam aktiflerin üçte birine tek başına sahip iken, ilk üç aracı kurumun aktif büyüklüğü diğer 82 aracı kurumun aktif büyüklüğüne eşit. İlk sonuç; aktif büyüklüklerine göre ilk 20 kurumda yoğunlaşma gerçekleşmiş.
İlk 20 kurum hisse senedi piyasası ve VOB işlemlerinin yarısından fazlasını gerçekleştirirken, net komisyon gelirlerinin de % 61 'ine sahip. Diğer taraftan bu aracı kurumlar, sektörün net kârının 84'ünü yaratmışlar. Bu kurumlar sektör çalışanlarının da yarısını istihdam ediyorlar. Sıralamada son grupta yer alan 25 aracı kurum ise aktiflerin % 2'sine, işlem hacminin % 3'üne sahip olup, sektör çalışanlarının % 10 unu istihdam ediyorlar.
Dikkat çekici bir rakam da, net komisyon gelirlerinin % 9'unu elde eden ilk sıradaki aracı kurumun, son 43 aracı kurum kadar komisyon geliri elde etmiş olmasıdır. Bu tablodan çıkan ikinci bir sonuç da, aracı kurumların yaklaşık yarısı herhangi bir faaliyet ve kazanç elde etmekten ziyade adeta piyasada vakit geçiriyorlar.
2010 yılında, çalışmaya dahil edilen 85 aracı kurum 371 milyon TL kâr elde etmişler. (Bankaların 2010 yılı kârları 22 milyar TL). İncelenen kurumlardan 64'ü kâr (391 milyon TL) ederken, 21 i (20 milyon TL) zarar etmiş. Net dönem kârına göre yapılan sıralama, aracı kurumlararası yoğunlaşmanın hayli yüksek olduğunu gösteriyor. İlk sırada yer alan aracı kurumun 2010 yılında 79 milyon TL kâr ettiği düşünüldüğünde sektörün büyük kısmının durumunun ne kadar kopuk olduğu anlaşılır.
Finansal krizle birlikte çalışan sayısında başlayan düşüş, 2009 yılının ilk yarısında durmuş, çalışan sayısı 85 aracı kurumda 4904 olmuştur. Aracı kurum başına ortama çalışan sayısı 58'dir. Çalışan sayısının yaklaşık 10 yıl öncesine kadar neredeyse yarı yarıya azaldığını hatırlayınca aracı kurumların faaliyetlerini büyük bir oranda daralttıkları da anlaşılıyor. Teknolojinin katkısı da vardır ancak aracı kurumlar özellikle taşra örgütlenmelerini giderek tasfiye etmekte ve merkeze çekilen bir yapı çizmekteler. Sermaye piyasasının genişletilmesi, tüm ülkeye yaygınlaştırılması, mülkiyetin tabana yayılması hedeflerini büyük harflerle her yerde söylerken bu işi yapacak kurumların tam tersi bir politika içinde olmaları da ayrıca değerlendirilmelidir.
Görünen o ki, aracı kurumlarda hukuki olmasa da, fiili bir konsolidasyon gerçekleşmiş durumda. İlk 20 aracı kuruma en fazla bir 20 kurum daha eklenebilir. Gerisinin mevcut rekabet koşulları içinde sermaye piyasasına bir katkı vermesini beklememek gerekir. Aracı kurum sayısının serbest bırakılması gerektiğini, en azından teorik olarak dillendirenlerin bu tabloya bakarak yeni bir değerlendirme yapmasında yarar bulunuyor.