Advertisement

3 gündür, uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch'in, Türkiye'nin reyting notunu 'en düşük yatırım yapılabilir ülke notu'na yükseltmek adına ne kadar zorlandığını, bu adımın ne kadar zorlu bir adım olduğunu dinliyoruz. Fitch'e katılıyorum. Bugünkü küresel belirsizlik ortamı ve Türkiye'nin kimi makro ekonomik zafiyet noktaları dikkate alındığında, cesaret isteyen bir karar. Ancak, küresel kriz patlak vermezden önce, Türkiye'nin bu notu çoktan hak ettiği söylenebilir. Bu nedenle, Fitch bugünkü konjonktürde zorlanmış olsa da, geçmiş dönemde daha cesaretli davranabilirdi.
Ancak, salı günkü yazımda, bir endişe konusu olarak bahsettiğim hususlar hemen kendisini gösterdi. Fitch'e yönelik cesaretlendirici değil, neredeyse not artırımı ile ilgili kararına yönelik pişman olmasına sebep verebilecek kibirli açıklamalar veya Türkiye'nin 'A' düzeyinde not hak ettiği yönünde açıklamalar. 'A' düzeyindeki not için, buna göre demokrasi ve hukuk standardı olması, kişi başına GSYH'nin yüksek olması, ülkenin cari denge ve döviz rezervi değerlerinin kuvvetli olması gerekiyor.

MOODY'S'E İYİ SİNYAL VERMİYORUZ
Türkiye'nin bir, iki meziyeti, bir iki makro ekonomik becerisini dikkate alarak, 'Biz aslında A düzeyinde notu hak ediyoruz' demeye kalkarsak, 18 yıldır beklediğimiz 'en düşük yatırım yapılabilir ülke notu' düzeyini de kaybederiz. Oysa, tersine, Türkiye'nin elde ettiği düzeyi öncelikle koruması gerekiyor. Fitch'in not artırım kararı sonrası gördüğü muamele, dillendirilen yorumlar, Türkiye için değerlendirme sürecinde olan ve belki de 21 Kasım'a kadar bir not değerlendirme kararı açıklaması söz konusu olan Moody's'i de cesaretlendirici değil. Bu nedenle, böbürlenmek veya kibirlenmek yerine, 'yatırım yapılabilir' not düzeyini koruyucu reform ve tedbirleri kararlılıkla sürdürmeye yönelik açıklamalara ağırlık vermemiz gerekiyor.

3. ÇEYREK BÜYÜME YÜZDE 2 CİVARI GÖZÜKÜYOR
Dün açıklanan eylül ayı sanayi üretim verisi dikkate alındığında, 2010 yılının birinci çeyreğinden bu yanaki en düşük üç aylık ortalama sanayi üretim artışı verisi ile karşı karşıyayız. Bu noktada, yüzde 2.57'lik sanayi üretim artışı verisi, üçüncü çeyrek GSYH büyüme oranının yüzde 2.03 ile 2.74 arasında çıkabileceğine işaret ediyor. Bu oran, son 11 çeyreğin en düşük büyüme verisi olacak. Benim nokta tahminim ise yüzde 2.17. Bakalım 10 Aralık'ta açıklanan veri çerçevesinde, iyi bir tahmin yapmış olabilecek miyiz?