Advertisement

Dünyada enerji dinamikleri çok hızlı değişiyor. Eskiden enerji sektöründeki değişimler 15-20 yıla yayılırdı, artık Telekom sektöründeki gibi neredeyse 2-3 yılda bir hiç beklenmedik değişimler oluyor. BloombergHT’de bu değişimlere nasıl hazırlanmak gerektiğini Türkiye’nin enerji konusunda yurtdışında çalışan iki uzmanı Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Fatih Birol ve Global Resources Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü’ye sorduk. Birol ve Öğütçü kısa vadede dünyada enerji fiyatlarının yüksek kalmaya devam edeceği konusunda hemfikir.
Türkiye’nin enerji faturası önümüzdeki yıllarda büyüyecek. Türkiye için bir baş ağrısı durumunda olan enerji ithalatının, baş ağrısından da öte uzun yıllar bir migrene dönme durumu var ama bu sadece Türkiye için değil, dünyadaki birçok ülke için böyle. Birol ve Öğütçü, dışarıya enerji açısından bağımlı olmaktan korkmamız gerektiğini iyi bir planlamayla enerji ithalatı ve büyümeyi eşzamanlı başarabileceğimizi söylüyorlar. Örneğin Japonya gibi, Güney Kore gibi Türkiye’nin durumunda olup da hâlâ büyüyen, gelişen ülkeler var. Türkiye’nin enerji kaynaklarına göre enerji üretimi yüzdesel bazda. Kömür 25.4, doğalgaz 44, diğer termik 2.1, hidrolik 18.7, rüzgâr 3.1, jeotermal ise 0.5 ve diğer 0.1.
Enerjimizin yüzde 71.5’ini, çoğunluğunu ithal ettiğimiz fosil yakıtlardan elde ediyoruz. Çin’e bakıyorsunuz % 80 hâlâ kömür. Japonya, Kore de bağımlı. Ama şansımız komşularımızda enerji kaynaklarının bol olmasında yatıyor. Toplam enerji ithalatımız yaklaşık 52-53 milyar dolar. Bu önümüzdeki 10-15 yılda 60-70 milyar dolarlara fırlayacak. Mehmet Öğütçü‘ye göre, petrol konusunda Çin’in, Japonya’nın, Kore’nin yaptığını yapmamızda fayda var. Yani enerji zengini olan çevre ülkelerde Türk firmaları yatırım yaparak pay alıp kaynakları Türkiye’ye kazandırabilirler. Bunun önünde ise sermaye engeli var. O yüzden Öğütçü, Çin, Malezya, Azerbaycan’ın yaptığı gibi bir enerji fonu kurmamızı öneriyor. Öğütçü’ye göre, Türk hükümeti öncülüğünde 5-6 milyon dolarlık bir fonla başlanıp uluslararası destekle, özel sektörün de katılmasıyla bunu en az 50-50 milyarlık bir enerji fonuna dönüştürebiliriz. Yani baş ağrımız olan enerji ithalatımızın migrene dönüşmesini yaratıcı politikalarla engelleyebilir, Çin örneğinde olduğu gibi hem enerji ithal edip hem de hızlı büyüyebiliriz.

ENERJİDE ARZ BOLLUĞU NE ZAMAN?
Fatih Birol, “Kaya gazındaki Amerika ve Kanada’daki gelişmelerin, Avrupa’daki gaz dengelerini birdenbire değiştireceğini düşünmek bence çok büyük bir hayalperestlik olur” diyor. İlk etapta kaya gazının devreye girmesi Amerikalıların hayatını kurtaracak, daha fazla gazın başka ülkelerden gelmesi ve çeşidin artmasına yardımcı olabilir. Ama Öğütçü’ye göre, özellikle 2017’den sonra arzda muazzam bir bolluk yaşanacak gibi gözüküyor. Öğütçü, “Sadece Amerika değil diğer ülkelerdeki kaya gazı ve gazın devreye girmesi, 2017’den itibaren ABD’nin dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi olacak olması Rusya’yı tahtından indirecek. Amerika 2020’den sonra dünyanın en büyük sıvılaştırmış doğalgaz üreticisi ve ihracatçısı olacak. Mozambik’te, Angola’da, Brezilya’da, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de yaptırımlar kalktıktan sonra İran’da dünyadaki ikinci büyük doğalgaz rezervleri devreye girecek” diyor. Tabii bize çok olumlu yönde etki sağlayacak. Doğalgaz bollaşacak, bunun fiyata yansımaları olacak. Yani konu Rusya açısından bir ulusal güvenlik sorunu, basit bir ticari işlem değil. Gördük ki Kırım’a yaptığı, sadece etnik Rusları korumaya yönelik bir hareket değildi, enerjiyle çok yakından bağlantılıydı. Aynı şekilde Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesinde de önümüzdeki dönemde çok büyük gelişmeler yaşanacak. O yüzden bu hafta 30 Nisan’da Irak’taki genel seçimlerde El Maliki’nin işbaşına gelip gelmeyeceği çok önemli olacak.