Advertisement

Geçtiğimiz hafta, TÜSİAD'ın girişimiyle kurulan Paris Boğaziçi Enstitüsü İstanbul'da gerçekleşen yıllık toplantılarını izledim. "Avrupa ve G20 Gezegeni: Ekonomi-Demokrasi-Ekoloji" ana temasında gerçekleşen toplantıların açılış konuşmasını yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın, "Ekonomik reform konusunda Avrupa'dan öğreneceğimiz bir şey kalmadı ama siyasi reforma devam" mesajı ile toplantılar açıldı. Babacan'ın bu mesajı kamu borcu milli gelire oranı %87'ye çıkan Fransız katılımcılar tarafından yadırganmazken kahve arasında konuştuğum Türk katılımcılar, ekonomik özgüven iyi ama keşke siyasi reform konusunda ne yapmamız gerektiğine biraz değinseydi yorumunda bulundular. Hoşgeldiniz mesajını telekonferansla katılarak veren Bilim Kurulu Eşbaşkanı, Kemal Derviş'in "Avrupa Birliği kriz sonunda yeniden inşa edilecek. Türkiye-AB ilişkileri önemli bir virajda. Yarının Avrupa'sında Türkiye nasıl yer alacak?" sorusu toplantılarda tartışıldı. Eski Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine, "Arap Baharı Türkiye için fırsat, Fransa bölgede Türkiye'yi tehlike olarak değil partner olarak görmeli" mesajı ile Türkiye bölgede Avrupa'nın temsilcisi olmalı tezinin altını çizdi.

'AVRUPA'NIN ACI İLACI İÇME ZAMANI GELDİ GEÇİYOR'
Akbank CEO'su Ziya Akkurt "Son zamanlarda eskinin 'gelişmekte olan ülkeler hiçbir zaman gelişemiyor' şakası yalan oldu söylemi ile gelişmekte olan ülkelerin artan önemini anlattı. Dengelerin batıdan doğuya kaymaya başladığı, ekonomik gücün yanı sıra siyasi gücün de doğuya kaydığı konusunda bütün konuşmacılar hem fikirdi. Acı ilacı Avrupa'nın içmesinin vakti geldi de geçiyor diyen Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş ve Akbank CEO'su Ziya Akkurt, 2 trilyon Euro'luk EFSF ile artık yaraya neşter atma vakti geldiğini söylediler. Akkurt, "Bu alınacak önlemlerin sonucunda Türkiye'nin ihracatı ilk etapta Avrupa'ya düşecektir ama sonra artacak" dedi.

***

Arap Baharı ve AB krizi Türk ihracatı için nasıl fırsata dönüşür?

Arap Baharı ve AB krizi Türkiye için fırsat yaratabilir söylemlerini TÜSİAD'ın Boğaziçi toplantılarında duydukça Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın Bloomberg HT'de Eko Forum'da anlattıkları aklıma geldi. "AB krizi, Arap Baharı yanı başımızdayken, 2023'te 500 milyar dolar ihracatı nasıl yapacağız?" sorusuna Bakan Çağlayan diyor ki:
"Yıllarca 'aman biz Çin'e ihracat yapamayız, Çin bütün dünyaya ucuza mal satıyor' mantığıyla hareket ettik. Oysa Çin dünyanın İhracat şampiyonu ama diğer taraftan yıllık 1.2 trilyon dolar ithalat yapan bir ülke. 1.2 trilyon ithalat yapan bir ülkeye ben % 1 ihracat yapsam 12 milyar dolar yapar. Oysa bugün zorlaya zorlaya 2.5-3 milyar dolar seviyesine getirdik."
Çağlayan Hindistan'ı da unutmuyor:
"1 milyar 200 milyon nüfuslu Hindistan'ın geçen yıl ithalatı 365 milyar dolar. Mal ithalatı 270 milyar dolar olmuş. Bu 270 milyar dolar içerisinde bizim ihracatımız 600 milyon dolar. Oysa biz dünya ticaretinden yüzde 1 pay alıyoruz. Bizim ihracat ve üretimimiz onların ithalatı ile yüzde 44 oranında örtüşüyor. Bizim Hindistan'a yapacağımız ihracat minimum 20-25 milyar dolar seviyesinde olmalı."
Bakan haklı: Bu strateji ile Avrupa'ya ihracattaki düşüşün üzerinde bir ihracat performansı sağlanabilir. ABD'li ve Avrupalı şirketler de bunu yapmaya çalışıyor.