Advertisement

İZMİR (A.A) - 18.10.2010 - Tolga Albay - İzmir'deki eski bir tütün deposunda açılan ''Port İzmir 2010 - 2. Çağdaş Sanatlar Trienali''nde, çeşitli ülkelerden 41 sanatçının farklı tekniklerde gerçekleştirdiği yüzden fazla eser sanatseverlerle buluştu.
Kentteki çağdaş sanat algısını zenginleştirmek amacıyla Fransız Kültür Merkezi ile K2 Güncel Sanat Merkezi tarafından ilki 2007 yılında düzenlenen sergi, bu yıl özgün mekan ve çarpıcı sanat eserleriyle ikinci kez İzmirli sanatseverlerin karşısına çıktı.
İzmir'in yaratıcı potansiyeli ve bu konudaki sessizliğine dikkat çekmek için ''Sessizlik-Fırtına'' temasının işlendiği serginin en çarpıcı özelliklerinden biri de etkinliğin 6 bin metrekarelik alana sahip ''Austro Türk Tütün Deposu''nda gerçekleştirilmesi.
Serginin yapımcısı Necmi Sönmez, 6 aylık çalışma sonucu buldukları binanın sergiye katılan sanatçılar tarafından çok beğenildiğine dikkati çekerek, ''İçeriye girince çığlık atanlar dahi oldu'' dedi. Binanın bugüne kadar yıkılmamış olmasının büyük bir şans olduğunu dile getiren Sönmez, mekanı büyük emek harcayarak baştan sona elden geçirdiklerini anlattı.

Serginin açılacağı 27 Eylül'e kadar kimsenin böyle bir binada sergi yapılacağına inanamadığını kaydeden Sönmez, sanatçıların sergi mekanının özgün dokusuna çok iyi yanıtlar verdiğini vurgulayarak, farklı tekniklerle yapılmış 100'e yakın eser ve performansın ortaya çıktığını bildirdi.
Sergide, heykel, fotoğraf, enstalasyon, video gibi alanların yanı sıra ''ses heykeli'' gibi farklı tekniklerin de yer aldığını aktaran Sönmez, İzmirli sanatseverlerin ilgisinden çok memnun olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
''Açılış inanılmaz kalabalıktı. Açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Sergiyi her gün 35-40 arası ziyaretçi geziyor. İzmir gibi çağdaş sanat geleneğinin olmadığı, sergi mekanlarının fazla bulunmadığı bir yerde bu kadar ilginin olması bize büyük güç veriyor. Özellikle üniversitelerde okuyan arkadaşlar buraya geliyorlar. İki ya da üç kere gelenler çoğunlukta. Çünkü 6 bin metrekareye yayılan bir alanın bir günde gezilmesi mümkün değil. Her gelen başka birini getiriyor.''

İzmir'de ''müthiş bir potansiyel'' bulunduğunu ve bu sayede çağdaş sanatla tanışmamış kişilere ulaşma imkanı bulduklarını belirten Necmi Sönmez, sözlerine şöyle devam etti:
''İzmir'in karakteristiği bence tarihi yerleri veya iklimi değil. En büyük ihracat maddesi sanatçıları. Genç sanatçılar okullarını bitirip ilk sergileri yaptıktan sonra buradan gitmek zorunda kalıyor. Çünkü burada onları besleyecek funda toprağı yok. Bu tür sergilerle burada kök salmaları için toprak yaratmaya çalışıyoruz.
Müzeler kurulursa, özel koleksiyoncular biraz daha cesaret ve özgüvenle girişimlerde bulunursa, İzmir'in İstanbul ile yarışacak bir potansiyelinin olduğunu düşünüyorum. Tuhaf olan bir şey var. İstanbul'daki sanatçılar da İzmirli. 1990'lardan itibaren Türk Çağdaş Sanat ortamında gündemi belirleyen sanatçıların yetiştiği bir kent olarak İzmir'in artık sessizlikten fırtınaya dönüşümünü tamamlaması gerekiyor.''
İzmir'in Doğu Akdeniz'in merkezi olma iddiasının bulunduğuna ancak bu hedefin sadece tarih, doğa, sermaye ve binayla yakalanamayacağına dikkati çeken Sönmez, insan faktörünün daha iyi değerlendirilmesi ve kentteki 7 üniversitenin bir dönüşüme hizmet edebilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini kaydetti.
İzmir'de idari kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının insana yoğunlaşması gerektiğini kaydeden Sönmez, sergi düzenlerken destek bulmayı umdukları İzmir Büyükşehir Belediyesinin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını ifade ederek, ''Bu konuda sükut-u hayale uğradık. Kişisel olarak ben Büyükşehir Belediyesi'nin bu etkinliğin ambleminde olmasını istemedim çünkü bunu hak etmediler. Yine de amblem olarak konuldu. Ben bunun karşısındaydım'' diye konuştu.
Sönmez, organizasyonun hazırlık aşamasında belediyeden maddi katkı beklemediklerini sadece mekanın temizlenmesi konusunda iş gücü ve araç desteği istediklerini hatırlatarak, belediyenin bu talebe yanıt vermediğini iddia etti.
30 Kasım'a kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek trienal kapsamında ''İzmir'in Karakteristikleri'' ana başlığı altında üç performans programı düzenleneceğini bildiren Sönmez, ilki 12 Ekim'de yapılan performanslardan ikincisinin 26 Ekim, üçüncüsünün ise 9 Kasım'da sergileneceğini sözlerine ekledi.
Osmanlı döneminde mezarlık alanıyken iş merkezi haline dönüştürülen bölgede, 1951 yılında Avusturyalı tütün şirketi Austro Türk'ün kurduğu iki binadan oluşan depo, şirketin kapanmasıyla 1994 yılında boşaltıldı.

Biri alışveriş merkezi olan binalardan, denize bakan ve sergiye ev sahipliği yapan bölümü daha önce otopark olarak kullanılmıştı. Zorlu Grubu tarafından satın alınan binaların iş merkezi yapılması için bir süre sonra yıkılması bekleniyor.