Advertisement

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul'un katkılarıyla İstanbul Finans Enstitüsü (İFE) tarafından Borsa İstanbul'da düzenlenen "İstanbul Uluslararası Finans Merkezi - Birleşme Bütünleşme" temalı toplantıda İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nin bugünü ve geleceği değerlendirildi.

Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Şenol Duman'ın hoşgeldiniz konuşması ile başlayan etkinlikte İFE Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Altay, İstanbul Finans Merkezi projesi hakkında bilgi verdi.

Borsa İstanbul Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Himmet Karadağ ise Varlık Fonu'na ilişkin yoğun çalışmalar yürüttüklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Hafta sonları dahil çalışıyoruz, orada gereksiz ve hak etmediğimiz eleştirilerle karşılaşıyoruz. Stratejik planlama verilmediği için herhangi bir işlem yapmıyoruz, hükümet o konudaki startı ne zaman vermek isterse o zaman verir. O bizi aştığı için o konuda bir beklentimiz yok. Yapıda yapılması gerekenler, birkaç hafta içinde bağımsız denetimimiz tamamlanacak. Ki şu ana kadar insanlar biraz aceleci davranıyor. 250 milyarlık bir yapının mali tabloları, bağımsız denetimi, altyapı için bile baya vakit gerekiyor. Konsept sermaye piyasalarının derinleşmesi açısından çok önemli."

"İstanbul Finans Merkezi çalışmalarına daha yoğun destek vereceğiz"

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı Erhan Topaç, İstanbul Finans Merkezi çalışmalarına çok önem verdiklerini, bu konuda bundan sonra daha yoğun şekilde destek vermeye devam edeceklerini söyledi.

İstanbul Finans Merkezi'nin yatırımcılara ne vaat ettiği konusuna çalışılması gerektiğini dile getiren Topaç, TSPB olarak, İstanbul'un rekabet edebilir finans merkezi olması için çalışacaklarını aktardı.

Topaç, İstanbul Finans Merkezi için birçok çalışma yapıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Geldiğimiz noktada İstanbul gibi 18 milyonun yaşadığı yere yakışmıyor, bunun çok daha iyisini yapacağız. Gelinen noktada en olumlu gelişme, çevremizdeki 14 Finans Merkezi'nde dördüncü sıraya çıktık. Bunlar güzel şeyler ama daha yapılacak çok şey var. Bıkmadan usanmadan bu çalışmaları sürdürmek lazım. Bu kadar çalışmadan sonra İstanbul'da kaç tane yatırım şirketi geldi diye bakıyoruz ama bunlarda çok fazla gelişme olduğunu kimse söyleyemez. Demek ki başka çalışmalar da yapmak lazım."

Yabancı yatırımcıları çekmek için şu ana kadar yapılan çalışmaların üzerinden yeniden bakılması gerektiğini belirten Topaç, konunun gerçekçi gözle değerlendirilmesi gerektiğini anlattı.

"Nasıl bir Finans Merkezi olacağız? Yabancıları nasıl çekeceğiz? Yeni ne ürünlerimiz olacak gibi konulara bir daha üstünden bakmamızda yarar var." diyen Topaç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Düzenleme olarak inanılmaz düzenlemeler yapıldı. Bunun sonuçlarını alabilmek için ince ayar çalışmaları yürütmekte yarar var. Türkiye'de gelinen noktada 2017 sonunda bütün finansal piyasaların yüzde 87'si bankacılık, portföy şirketlerini de sayarsak yüzde 8'i sermaye piyasaları...

Bu dünya ortalamasında yüzde 45 bankacılık, yüzde 55 sermaye piyasalarıdır. Burada ciddi bir eksikliğimiz var. Sermaye piyasalarının da gelişmesi İstanbul'un finans merkezi olması için çok önem kazanıyor."

"Türkiye'de İSO 500 içindeki önemli firmaların çok büyük kısmını sermaye piyasasına açılmaya ikna edemedik"

Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Kerem Alkin ise konuşmasında Varlık Fonu'nun ne olduğuna ilişkin katılımcılara bilgi verdi.

Alkin, Türkiye'nin bankacılık sektörünün kendine rakip alan istememesinden dolayı sermaye piyasası ile ilgili sürece çok geç başladığının altını çizerek, kuruluşundan bugüne Borsa İstanbul'un geçirdiği evreler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Türk halkının hafızasında finansal piyasalar ile ilgili nahoş anıların yer aldığını belirten Alkin, şunları kaydetti:

"Bunları da telafi ederek, kendimize bir yön çizme gayreti içindeyiz. Türk toplumu ve iş insanı ortaklıktan hoşlanmıyor. Ortaklıktan ve şeffaflaşmaktan hoşlanmadığımız için, bununla ilgili bir kültür ekosistemi oluşturmak için çok fazla çaba sarf etmediğimizden dolayı Türkiye'de İSO 500 içindeki önemli firmaların çok büyük kısmını sermaye piyasasına açılmaya, halka arza istediğimiz ölçüde ikna edemedik.

O yüzden sermaye piyasası biraz oyuncu eksikliğinden biraz da ürün eksikliğinden bugünlere gelmek durumunda kaldı. Şimdi var gücümüzle bundan sonra hem sermaye piyasasındaki imkanlardan yararlanmasını arzu ettiğimiz oyuncu sayısını ya da şirket sayısını var gücümüzle artırmaya çalışarak hem de sermaye piyasasındaki yatırım aracı çeşitliğini de artırma gayreti içinde bir süreç oluşturmaya çalışıyoruz."

Alkin, İslam coğrafyasında, toplumsal anlamda Müslüman ağırlıklı ülkelerde yaklaşık 7,9 trilyon dolarlık İslami finans işlem potansiyeli bulunduğunun altını çizerek, bu potansiyele rağmen gerçekleşebilmiş işlem hacminin 2,3 trilyon dolar olduğunu bildirdi.

Neredeyse iki kat daha fazla potansiyel bulunduğuna dikkati çeken Alkin, Batılı ekonomilerin çoğunun İslami finans alanında önemli mesafe katettiğini, Türkiye'nin ise bu alanda geç başladığını ancak gecikerek de olsa bunu toparlama gayretinde olduğunu aktardı.

"Bireysel kredilerimizin yüzde 98'ini konut kredileri oluşturuyor"

Ziraat Katılım Bankası Hazine ve İç Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Osman Karakütük, Ziraat Katılım'ın bireysel kredilerinin yüzde 98'ini konut kredisinin oluşturduğunu söyledi.

Katılım bankacılığının bilinirliği ile ilgili çalışmaların yapılması gerektiğini belirten Karakütük, yapılan araştırmaların tüketicilerin katılım bankacılığını bildiğini fakat sunduğu ürünlere ilişkin bilgi sahibi olmadığını gösterdiğini anlattı.

Karakütük, Ziraat Katılım olarak bilinirliklerinin yüksek olduğuna işaret ederek, müşterileri içinde Müslümanların yanı sıra başka dinlere mensup tüketicilerin de bulunduğunun altını çizdi.

Türkiye'de bir dönem faizsiz finans kanunu çalışması yapılıp belli bir noktaya geldiğini anımsatan Karakütük, "Bu aşamada konu düzenleme noktasında, bu konuya ilişkin bir kurul oluşturuldu. 2019 yılı içinde faizsiz finans kanunu kana cana bürünecektir diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

AA