Advertisement

“No man is an island.”

İngiliz şair John Donne’un 1.500’lerde yazdığı şiirin adı.

Toplum içinde yalnız yaşamadığımızı, bakış açımızı ve ilişkilerimizi dünyaya açmadığımız takdirde başarıya ulaşamayacağımızı anlatmak için kullanılıyor.

Hiçbirimiz ada değiliz. Ana karaya bütünleşik olduğumuz için de orada olan bitenin yansımasından kaçamıyoruz.

Piyasayı takip eden ve yorumlamaya çalışanlar için en büyük sorunlardan biri, günlük fiyat hareketlerini açıklamak zorunda olmak. Zira, kur ya da Borsada her gün oluşan farklı hareketleri anlamlandırmaya çalışmak, bazen büyük resmi kaçırmaya, sıklıkla da hatalı yorum yapmaya neden olabiliyor. Önemli olan nokta, genel trendi izleyebilmek, büyük resmi görebilmek.

Sadece kendi dünyamızı takip edip, Türkiye ile yatıp kalktığımızda olan biten her şeyi de Türkiye gözüyle yorumlamaya çalışabiliyoruz.

Bu nedenle tüm olan biteni önümüzdeki ağaca yorabiliyoruz. (Tabii arkasındaki ormanı kaçırmış oluyoruz.)

Bundan ötürüdür ki, şu soruları sorabiliyoruz:

- “Türkiye operasyona başladı, dolar nasıl 3.73’e düştü?”

- “İşler bu kadar kötüyken borsa nasıl yükseliyor?”

- “Borsadaki hareket sadece birkaç şirketle oldu, bizim hisseler hiç oynamadı?”

- “Petrol fiyatı artarken bu THY nasıl oluyor da bu kadar yükseliyor?”


Şimdi hızlıca birkaç grafikle başımızı ağaçtan kaldırıp ormanı görmeye çalışalım mı?



- Borsa nasıl güçlü kalıyor?

Biz her ne kadar kendi dinamiklerimizle açıklamaya çalışsak da, istisnai günler hariç yurtdışı neyse biz de o oluyoruz.

Grafik çok net olarak gösteriyor ki, bizim momentumumuzu belirleyen ana unsur, tüm gelişen piyasalara yönelik risk iştahı. Bu iştah yüksekse iç gündemden bağımsız olarak biz de alınıyor, biz de satılıyoruz. İştahta dönem dönem yaşanan kaymalar olabiliyor elbette, operasyonlar vs. gibi nedenlerle. Ancak genel momentum, yurtdışındaki risk iştahı ile belirleniyor. Son bir yılda Eylül’de başlayan kur kayması, Kasım’daki Halkbank ayrışması ve son Afrin ayrışması haricinde belirgin bir momentum kopmamız yok. Yani yönü küresel risk iştahı belirliyor. Bizdeki gelişmeler buna uyumumuz adına, geçici dönemlerde etkili oluyor.

  • Dolar nasıl düşüyor?

Kurdaki durum, borsadan biraz daha farklı. Sadece gelişen ülke paraları değil, özellikle son 10 gün içindeki tablo, burada daha çok Euro/Dolar ın etkisine bakmamız gerektiğini söylüyor.

Grafiğe bakınca, ilişkiyi daha net olarak görebiliyoruz.


Grafikte Euro/Doların karşısına Dolar/TL yerine grafik uyumunun daha net görülebilmesi için TL/dolar koydum. Diyor ki, hareket TL’nin değer kazanması değil, doların dünyadaki değer kaybından oluyor.

Bizdeki gün içi hareketin önemli bir bölümünü açıklamaya sanırım muvaffak olabiliyoruz. Elbette tek gerekçe denemez, gelişen ülke paraları da birbirlerini etkiliyor. Mesela bu süre içinde G.Afrika Randı ile TL arasındaki ilişki oldukça paralel ilerliyor.
Ama yukardaki grafiğin belirleyiciliği sanırım pek de su götürmüyor.

- THY nasıl yükseliyor?

Genelden özele gitmiş oluyoruz böylece. THY borsada geçen yılın yıldızı. Hisse fiyatını neredeyse 3’e katladı. Bunun turizmin düzelmesiyle, şirketin verimlilik esasına göre yeniden yapılanıp çok daha kaslı hale gelmesiyle elbette çok ilgisi var. Ancak diyoruz ya, büyük resmi kaçırmamak lazım diye. Bizim havayolu şirketleri bu kadar iyi getiri sağlarken, diğer havayolu şirketleri ne yapmış?




Grafik gösteriyor ki, hemen hepsi kendi para birimleri cinsinden, oldukça iyi performans göstermişler. Air France %252, Lufthansa %234, Finnair %250 fiyat artışı sağlamış. Yani, bizim havayolu şirketlerimiz kendilerini toparlamışlar, doğru. Ancak dünyada da havayolu şirketlerine yoğun para girişi olmuş.

Yani neymiş?

Kişi kendinden bilirmiş işi...

Lakin...

“No man is an island”mış.