Advertisement

Yetiştiğim ekolden olacak, teoriye değmeyen ya da değmemiş görünen ekonomi ile ilgili yayınlardan uzun bir süre uzak durdum. Ekonomi eğitiminin ilk yıllarında yoğun teoriye dayanan derslere pratik yaşamla pek alakası yok diye hepimiz, tüm sınıf, gizli ya da açık burun kıvırırdık. Ama daha sonra pratikten ne kadar uzak olursa olsun iyi kurulmuş, güçlü tasarlanmış bir teoriye saygı duymayı öğrendik. Sonrası bizce daha kolaydı. Teoriye nasıl olsa pratiği bir şekilde yerleştirirdik. Ancak bu durum bu sefer bize diğer kitap ve yayınları değerinden küçük görme gibi bir yanılgıya yöneltti. Her iki durumun arasındaki çizgiyi iyi çizebilmek ve dengeyi kurabilmek gerçekten zor.

Yaratıcılığını ve çalışkanlığını her daim saygıyla ve imrenerek izlediğim Aslı Şafak, işte bu dengeyi rahatlıkla kuracağımız bir çalışma hazırlamış, özellikle benim gibiler için. Her ne kadar ekonomi kitabı olmadığını söylese de, ekonominin teorik yanını göz ardı etmeden, içine insan ve duygu katarak çok güzel bir kitap yazmış.

"Bana Bana Hep Bana" işte böyle bir çalışma. Aslı Şafak, gözlerimizin önünde gerçekleşen, hepimizin çok iyi bildiği, yaşadığı, zorluklarına katlandığı, meyvesini yediği olayları tarih dizininin ve ekonomi teorisinin yavanlığına girmeden, kısa, kesin ama can alıcı cümlelerle anlatmış bize. Böylece her gün televizyon ve radyoda yaptığı harika programların, söyleşilerin tadında bir kitap çıkmış ortaya.

Ekonomiye ilişkin bir kitabı okumanın da eğlenceli, hoş ve nağme tadında olabileceğini göstermiş. Kitabın her yerine adeta fon müziği serpiştirmiş.

Ben ilk sayfasını okuduktan sonra bir daha elimden bırakamadım. Sanırım sizler de bırakamayacaksınız.

Elbette eşsiz bir kapak fotoğrafı ile Ekrem Koray Berkin, harika çizimleri ile Hande Demirel'in de katkılarını unutmamak gerek.

Ellerine, kalemine sağlık Aslı Şafak... Bu son olmasın sakın.

 

 

#Banabanahepbana

 

aoz@bloomberght.com