Advertisement

Venedikli Tacir Marco Polo, 1292’de Hanbalık’a (Pekin) ulaştığında Cengiz Han’ın torunlarından Kubilay Han, topraklarını 11 milyon kilometrekareye genişletmişti. Bir uçtan diğerine atlı ulaklarla dönemin Avrupa imparatorluklarında henüz ulaşılamamış bir hızla emirnameler yayılıyor, ülkenin dört bir yanında olup bitenler saraya ulaşıyor, istihbarat casuslarla eksiksiz bir sistem aygıtına dönüşüyordu. Bu dev imparatorluğun her köşesinde Kubilay Han’ın dolaşıma soktuğu kağıt para kullanılıyordu. Dut ağacının dış kabuğu ile odunsu kısmı arasındaki ince zardan üretilen kağıt banknotlara, Kubilay Han’ın mührü basılıyordu. Banknotların taklit edilmesi iki sebepten dolayı mümkün olmuyordu: 1) Sonu ölüm olan ağır cezalar 2)Paranın üretiminde kullanılan olağanüstü gelişkin teknoloji

 

Kubilay Han’ın en az 2-3 atla yedekli olarak koşan süvarileri savaş kabiliyetleri bakımından bir tür “Zırhlı Birlik” görevi  görüyordu. Yorulan at yedekleniyor, ötekine geçiliyor. At üstünde yüksek isabetle ok ve kargı atabiliyordu süvariler. Hızlı ve dayanıklı. Marco Polo dışı daha güvenilir tarihçi kaynaklar, Cengiz ve Kubilay’ın ordularındaki bu Zırhlı Birlik işlevi gören süvarilerin emsallerinin Avrupa’da ancak 1 yüzyıl sonra oluşturulabildiğini yazıyor.

 

Uygarlık o yüzyılda Doğu’dan Batı’ya doğru bilgi aktarımı yapıyordu. Bu bilgi kanalı M.Ö. 500’den M.S. 1300’e kadar sürdü.  Zerdüşt, Konfüçyüs, Buddha, Lao Tzse, Sun Tzsu ve ardılları(halef) Batı’nın bugünkü bilimyolunun kilometre taşlarını döşediler.

Savaş üstünlüğü Doğu’ya aitti.

Teknoloji öncülüğü Doğu’nun elindeydi.

Hijyen, sanitasyon ve cerrahi beceriler Doğu’nun tekelindeydi.

Ticareti de doğal olarak Doğulu tacirler Batı’dan iyi biliyorlardı.

Sonra bu bilgi yolu tersine akmaya başladı. Batı, öğrendiklerini hünerle, sanatla, sistemle, felsefe ile  birleştirerek üstünlüğü ele geçirdi.

Şimdi, bilgiyolunun yeniden tersine döndüğü bir evreye giriyoruz.

Işık Doğu’dan yükseliyor yeniden.

Mesela Bankacılık Sistemi, mesela lojistik, mesela yazılım(software), mesela donanım(hardware) ve mesela insan malzemesi(humanware) geride bıraktığımız bin yılın kalıplarını Doğu’dan bir buzkıran gemisi gibi yararak geliyor.

Bunun önünde durulabilir mi? Zor.

O halde, Marco Polo’nun yeniden Kubilay’ın sarayını ziyaret etmesi gerek. Amerika Birleşik Devletleri patentli global şirketler bunun farkında ve suyu yeniden çevirmeye çalışıyor.

Şimdi, hesap tamamen bu akışın kaç on yılda tersine döndürüleceği ile ilgili. “Dönerse döner”  diye bakmıyor Batı’nın büyük karar vericileri. Bu alanda kıyasıya bir uğraş, mücadele ve entrika sözkonusu.

Marco Polo serimize, devam edeceğiz. Bu dizide Türkiye’ye, Rusya’ya, İran’a, Körfez’e ve elbet Batı’ya değiniler yapacağız.