Advertisement


Son seçimler sonrası Yunanistan tabir yerindeyse moda ülke. Bizde de hakkında çok şey yazılıyor çiziliyor. Ben de farklı bir pencere açmak istedim.

Öncelikle dış ticaret ile başlayalım. Yunanistan’ın ithalatında ilk 5’te yer alan ülkelerin 3 tanesi Avrupa Birliği’nden değil. Bu enerji ithalatı sebebiyle ve Çin gerçeği varken anlaşılır bir şey. İhracatında ise böyle bir durum söz konusu olmadığından ilk beşin dört tanesi AB ülkesi. Ama ilk sırada başka bir ülke var. Şimdi sıkı durun: Sizce Yunanistan’ın en çok ihraç yaptığı ve AB dışında yer alan bu ülke hangisi? ABD mi? Rusya mı? Çin mi? Sizi daha fazla yormayayım. Hiçbiri değil, doğru cevap: Türkiye! Toplam ihracatın içindeki payı da %11…

İşsizliğin çok yüksek olduğu, iç pazarın her sene daraldığı bir ortamda dış pazarların önemi daha da artar. Bu yüzden paylaştığım istatistik son derece dikkat çekici. Yunanistan, Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı 14. ülke. Bu ezelden beri böyle miydi diye merak edecek olursanız, küresel krizin patlak verdiği 2008 rakamları ile mukayese edildiğinde, şu anda Yunanistan Türkiye’ye olan ihracatını tam dört kat arttırmış durumda. Ya da başka bir örnek vermek gerekirse, suyun öte yanından olan alımlarımız Japonya’dan veya Hollanda’dan olan ithalatımızdan daha fazla.

İyi müşteri olanlar sadece Türk firmaları değil. Bireyler de aynı şekilde. Komşumuz, turizmde 2014 yılını rekorla kapadı. 6 sene sonra ilk kez küçülmek yerine büyüyen Yunan ekonomisi için turizmin ne kadar hayati olduğunu şöyle özetleyeyim: Sektörün GSMH’ya katkısı yüzde 17, iş gücüne katkısı da yüzde 18… 2013 yılında Türkiye, 800 binden fazla kişi ile bu ülkeye en fazla turist gönderen 6. ülke idi. (Türkiye’nin ülkeye girişlerin toplamındaki payı yüzde 4,6) Geçtiğimiz sene ise bu rakam yüzde 25 gibi olağanüstü bir artışla 1 milyonu geçti. Çok da fazla geriye gitmeden 2009’daki rakamı da söyleyeyim: 200 bin. Kriz dönemi boyunca artış müthiş. Üstelik Türk turistler ülkenin henüz marka olmamış, keşfedilmemiş ve refah seviyesi ülke ortalamasına göre çok daha düşük bölgelerine de giderek, önemli bir gelir kaynağı haline geldiler.

Bir de işin daha uzun vadeli kısmı var: Kurumsal yatırımlar… Yunanlılar, 2000’li yıllarda Türkiye’ye ağırlıklı olarak bankacılık sektöründe hatırı sayılır tutarda yatırım yapmıştı. Bu yatırımlar takip eden kriz döneminde kaynak akışı olarak faydalı oldular. Şu anki toplam rakam 7 milyar Dolar civarı. Son dönemlerde Türkiye de komşusunu unutmadı. Doğrudan yabancı yatırımda marina işletmeciliği, otelcilik, üretim, mağazacılık gibi alanlarda önemli yatırımlar yapıldı. Doğuş Grubu buna en güzel örnek. Yunanistan’a son dönemlerde gelen yabancı yatırım yıllık 3 milyar Dolar civarı. Türkiye’nin payı henüz pek kayda değer değil ama ciddi artış eğiliminde. Ve tabii bireyler de yatırım yapıyorlar. Yunan vatandaşları yabancılara mülk satışına yönelik yapılan yeni yasal düzenlemeyi takiben, ülkemizde gayrimenkullere ilgi duyan milletler arasında. Ama son dönemde sıralamalarda pek yukarıda değiller.
Belki de hepsinden de önemlisi, ülkenin sırtında çok ağır bir yük olan savunma harcamalarının da artık azalıyor olmasına en büyük gerekçe hiç şüphe yok ki, Türkiye ile ilgili “tehdit” algısının ortadan kalkmış olması, en azından hafiflemesi. GSMH’ye oranı 1980’lerde yüzde 6’yı aşan savunma giderleri, 2000 – 2010 döneminde yüzde 3’e indi. Son 4 senede bu azalış çok daha dramatik oranlarda gelişiyor.

Ve tüm bunlara ek olarak ortak projeler var masada. Doğalgaz boru hatları başta olmak üzere enerji, ulaştırma, turizm gibi birçok farklı alanda. Tüm bu gelişmeler ışığında o meşhur atasözünü hatırlatıyor ve bir de ufak ekleme yapıyorum: “Ev alma komşu al. Alacaksan da Türkiye gibisini al…”