Advertisement

Yarın Avrupa'da ay başından beri bütün piyasaların peşine takıldığı "kurtarma planı"nın detaylarını öğrenicez. Liderler 23 Ekim'de yaptıkları ilk toplantıdan sadece 4 gün sonra tekrar bir araya gelip aralarındaki görüş ayrılıklarını cözmeye çalışacak.

Şu an itibari ile bildiğimiz en önemli iki sorun;

  •   Yunanistan'ın temerüt durumu gerçekleşecek mi? Ya da gönüllü yapılandırma ile mi yola devam edilecek? Haircut - İskonto- oranı ne olacak?
  •  Avrupa'da bankalar nasıl yeniden sermayelendirilecek?

Birinci konu öyle ya da böyle hallolacak gibi görünüyor. Arkasından ise bütün piyasanın beklediği Avrupa'daki bankacılık sektörünün ciddi bir şekilde sermayelendirilmesi devreye girecek. O noktada yeni sorunlar ortaya çıkacak gibi.

Güney Avrupa Bankalarının işi zor

Avrupa'da yapılacak olan bankaların sermayelendirilmesi süreci oldukça zorlu geçecek gibi görünüyor. Taze kaynak aktarımının ardından Avrupa'da Tier 1 denilen sermaye yeterlilik rasyosunun %9 seviyesine çıkartılması bekleniyor.

Bloomberg'in rakamlarına göre, hâli hazırda bir Yunanistan temerrüt durumu olmadan, bankaların sermaye yeterlilik rasyolarına bakıldığında da durum çok iç açıcı değil.

Bir kaç bankanın Tier 1 rasyolarını şöyle sıralıyabiliriz;

 UBS                  % 16.10

Sweden Bank      % 15.00

CSFB                 % 13.10

BARCLAYS          % 11.00

HSBC                 % 10.80

Deutsche Bank   % 10.20

BNP Parıbas        % 9.60

BANO Santander  % 9.20

BBVA                  %9.00

Soc Gen              %9.30

Uni Credit           %8.50

 

Görüldüğü gibi İspanyol, İtalyan, Fransız bankaları olası bir sermayelendirme operasyonunda en fazla kaynağa ihtiyaç duyacak bankalar olarak öne çıkıyor. Bu noktada "Yunanistan'ın borcu nasıl yapılandırılacak? Ne kadar iskonto oranı uygulanacak?" gibi sorular çok önemli olacak. Çünkü buradan çıkacak rakamlar belki de bazı bankaların kaderini çizecek.

3 Kasım'da bir uzlaşma planı çıksa dahi Avrupa'daki durumu en güzel "bu pilav daha çok su kaldırır" şeklinde özetliyebiliriz. Bankalar sermaye ararken acaba diğer ülkelerdeki iştiraklerini ne yaparlar? Tahvil ve sendikasyon ihalelerine ne kadar katılabilirler? Türkiye gibi fonlama ihtiyacının büyük kısmını Avrupa piyasasından alan ülkeler nasıl etkilenir?

Bunları da önümüzdeki günlerde tartışalım.