Advertisement

Ekim sonu gibi piyasalarda konuşulan konu "tahvil ve bono piyasasında iki haneli faiz mümkün mü?" şeklindeydi. Önce hazine ihaleleri yapıldı. İhaleye gelen talepler beklentileri altındaydı. Çıkan faiz oranları ise üstünde. Yenilenen 2 yıllık gösterge tahvil % 10.60 seviyelerinde gerçekleşti. Bu oran piyasanın moralini bozmakla beraber piyasanın güvendiği nokta Aralık ayı itibari ile Hazine ihalelerinin miktarının azalıyor olmasıydı.

Ancak beklendiği gibi olmadı. Önce Avrupa'da krizin çevre ülkelerinden merkez ülkelere sıçraması anlamına gelen başarısız Alman tahvil ihalesi, arkasından Fitch'in Türkiye'nin görünümünü 'durağana' çekmesi hesapları bozdu. Dolayısıyla faiz 11 bandına yaklaştı.

Bugün de Merkez Bankası'nın açıklamaları faizin % 11 seviyesinin üzerine çıkmasına yol açtı. TCMB Bankaların APİ ile Merkez Bankasından alacakları minimum fonlamanın haftalık 20 milyar TL olacağını açıklamasi piyasaların kafasını karıştırdı. Aslinda TCMB daha fazla öngörülürlük sağlanması adına açıklamasında, ' merak etmeyin bankalar, %5.75 faizden benden alacağınız haftalık 20 milyar TL'yi önümüzdeki 2 hafta için garantiliyorum' demişti. Ancak sonrası belli değil, üstelik günlük 0 da açabilir, 10 milyar TL de.

Şu bir gerçek ki API dışında bulunan para pahalı. %9'dan %12.5'a kadar giden oranlarda piyasada bankalar birbirlerinden ya da Merkez Bankası'ndan borçlanıyorlar. Dolayısıyla API azalınca bankaların keyfi kaçıyor. Ama bunda şaşıracak ya da hayıflanacak birşey yok çünkü parasal sıkılaştırma böyle birşey.

Önümüzdeki hafta kurda 1.90, faizde de %12 seviyeleri görülmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak o noktada kur ve faizin ayrışması lazım.Çünkü eğer sıkılaştırma yaptığımız noktada hem kur hem de faiz yükseliyorsa o zaman bir yerde yanlîş yaptığımız anlamına gelir.