Advertisement

Politikacılardan beklenen kararlar gelmeyince FED bir kez daha devreye girdi. 6 büyük merkez bankası ile birlikte ortak hareket ederek isteyene istediği kadar ABD doları vereceğini duyurdu. Aslında bu Fed'in ilk defa denediği bir şey değildi. Ancak gerek fonlama oranını düşürmüş olması (100 baz puan dan 50 baz puana) gerekse zamanlama olarak 9 aralık tarihinde Liderker Zirvesi'nden hemen öncesini seçmiş olması piyasalara ralli yaşattı.

Bu noktada sorulacak çok sayıda soruyu şöyle özetleyebiliriz:

1- Sorunumuz likidite sorunu mu yoksa sürüdürülebilirlikten çıkmış borçlanma oranları mı?

2- Fonlama konusunda maliyetleri azalmış olan bankalar, kendilerinden istendiği gibi varlık yada hisse satarak öz sermayelerini mi güçlendirecekler yoksa ucuz fonlamaya güvenip yola devam mı edecekler?

3- Sermaye yeterlilik rasyosunun %9 'a çıkması için Avrupa'da bütün bankaların uğraştığı bir ortamda (bu oran bizde % 15'ler seviyesinde) ucuz fonlama neyi kurtaracak?

4- En önemlisi bu karar alınırken kısa bir süre sonra Avrupa'da liderlerin açıklayacağı önemli kararlar arefesinde destek mi veriliyor yoksa tünelin ucundaki ışık iyice söndüğünü göre merkez bankaları son kurşununu mu kullanıyor?

Çin Merkez Bankası'nın munzam karşılıkları düşürmesi, Brezilya'nın faiz oranlarını 50 baz puan indirmesi ve arkasından da Merkez Bankalarının ortak swap kararı gelince dün piyasalar ciddi boyutta pozitif tepki verdi.

Ancak yukarı yazdığım soruların -ki bu sorular daha önce de belirttiğim gibi  artırılabilir-  cevapları netleşmeden tepkilerin kısa süreli olacağı aşikardır. Grafikte de görüleceği gibi swap haberi piyasadaki faiz oranlarının hemen tepki vermesine yol açmıştır. İstendiği gibi swap oranları sert bir şekilde aşağıya gelmiştir. Ancak  malesef krizin kaynağı olan Avrupa'da tek problem likidite ve fonlama maliyetlerinin yüksekliği değil.

BDDK : 2012 ve sonrasında fonlama konusunda problem olmayacak.

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin bugün uzun ve içeriği dolu bir konuşma yaptı. Bankaları eleştirirken dikkatli olunmasını istedi. Bence yerinde bir uyarı. Eğer Türkiye bugün krizi bir nebze olsa hafif hissediyorsa bunda önemli bir pay da güçlü yapısı ile Türk Bankacılık sektörüdür.

Konuşmanın en can alıcı noktası ise krizin sonucu olarak yabancı bankalarının Türkiye'deki iştiraklerinin satılması süreci. Bu süreçte olan bankalara sert bir uyarı geldi Başkan'dan. Türkiye'de banka satın almayı düşünen yabancı yatırımcılara 'Sakın adam çıkarmayıdüşünmeyin' dedi. Yerinde bir uyarı ama ne kadar etkili olur göreceğiz.