Advertisement

Son 13 yıldır bu işin içinde olan birisi olarak 2001 yılındaki büyük kriz sonrası da dahil olmak üzere piyasalarda böyle hareketli bir Noel Tatil haftası görmemiştim. Ne ararsanız var. Dışarıda Euro/Dolar bu hafta içinde son 1 yılın en düşüğüne geriliyor, Avrupa Merkez Bankası yine aynı hafta içinde bilanço büyüklüğünün,  tarihinin en yüksek seviyesine çıktığını açıklıyor. Yine aynı hafta içinde İran, Hürmüz'ü kapatırım diyor ve petrol 100 doların üzerine sıçrıyor. İçerisi ise başka bir alem. Düşük işlem hacminde herkesin tatil rehavetinde olacağını düşündüğünüz anda, Dolar/TL paritesi tüm zamanların en yükseğine çıkıyor. Faiz ise % 11.50 ile son 2.5 yılın zirvesini görüyor.

Peki ne oluyor da bunlar oluyor?

Dışarısı için kısaca konuşmak gerekirse zor geçen bir 2011'in ardından Noel tatili için kendini "dealing room"ların dışına atan piyasa oyuncuları, Avrupa Merkez Bankası'ndan (ECB) gelen açıklama ile şok oldular. Fed'i kolay yolu  seçmekle - para basmak- eleştiren Avrupalılar, kendi Merkez Bankaları'nın bilanço büyüklüğünün 2.7 trilyon euro ile rekor seviyeye çıktığını görünce panikledi. ECB sadece son 3 ay içinde Avrupalı bankalara 500 milyar euro kredi açınca, bilançosu da Fed'inkini geçmiş oldu. İşte bu sebeple düşük işlem hacminde, biraz da panikle herkes 'euro satmaya' ve Avrupa riskini azaltmaya girişti. Dünkü dış kaynaklı hareketin kısaca özeti buydu.

İçeride ise TCMB şovu vardı.

Aynı saatlerde İstanbul'da ise Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı konuşuyordu. Başkanı dinleyen piyasada yine aynı şey oldu. Konuşmanın sonunda piyasanın kafası yeniden karıştı. Başkan, "istisnai günlerde %5.75'ten açtığımız haftalık repo ihalelerini açmayacağız" dedi. Peki ne olacak? Merkez, bunu 'onun yerine yine aynı gün başka bir haftalık repo ihalesi açacağız ve burada faiz oranını teklifler belirleyecek' diyerek açıkladı.

Peki piyasanın kafası neden karıştı?

1- İstisnai gün ne demek?

2- İstisnai günlerde açılacak repo ihalelerinde oran nereye kadar çıkabilir?

3-  Cuma günleri açılacak olan aylık repo ihalelerinde verilen paraya karşılık Merkez, hangi repoyu azaltacak?

4- "TL, ABD Doları ile yarışamaz, euroya karşı performansımıza bakın" diyen Başkan, acaba bundan sonra Euro/Dolar'daki dalgalanmaların Dolar/TL'deki etkileri için daha az mı müdahil olacak?

Bu soruları uzatmak mümkün ama en genel anlamda aslında piyasa şunu anlamış durumda; faiz tarafında politika faizini artırmayan TCMB, elindeki diğer tüm imkanları kullanarak piyasadaki likiditenin TL olan maliyetini artırmaktan çekinmeyecek. Belki piyasadaki TL likiditesi azalmayacak böyle bir ortamda; hatta vadesi de uzayacak ama maliyeti de artacak. Piyasa bunu çok net anladı. Dolayısı ile % 11.5'lere çıkan tahvil faizi bunun bir tezahürü.

Ama piyasanın kafasını karıştıran sorular başka;

1- Seneye ekonominin soğuyacağı konusunda kimsenin şüphesi yokken, üstelik bir çok gelişen ülkenin (EM) faiz indirmeye başladığı yerde bizde TL'nin faizinin bu kadar artırılmasının sebebi ne?

2- Eğer bu sebep,  "TL'yi pahalı yapalım ki; döviz artmasın ve o da enflasyonu tetiklemesin" ise; bu başka 2 enteresan durumu ortaya çıkarıyor.

İlk enteresanlık; cari açığın matematiksel fonksiyonu olarak reel sektör, bu dövizin bir kısımını talep edecek. Dolayısı ile  faizin yükselmesinin kur üzerinde etkisi belli bir yerden sonra  sınırlı kalabilir.

Diğer enteresan durum; eğer derdimiz faiz aracılığı ile dövize, enflasyona, hızlı büyüyen ekonomiye derman olmak ise; neden bunu en sade ve anlaşılır bir şekilde POLİTİKA FAİZİ üzerinden yapmıyoruz.

Bu konuların çok tartışılacağını biliyorum. Herkesin kendine göre bir cevabı olacaktır. Ancak önümüzdeki sene başlayıp da bankaların kredi pazarlama bölümlerinin reel sektörde yeni faiz hadlerini 300-400 baz puan artırarak güncellediğinde, iş dünyasını 'aslında biz sizin iyiliğiniz için faiz artışına gitmedik' hikayesini kim anlatacak çok merak ediyorum.