Advertisement

 

Bu hafta sonu The Economist dergisinin ele aldığı konulardan biri gelişen ülkeler, onların güçlü yanları ve birbirlerinden farkı yanlarıydı.

Gerçekten de 2011'in, özellikle de ilk yarısının en fazla konuşulan konularından biriydi; gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin karşılaştırması. Çoğu ekonomist ve yatırımcının hem fikir olduğu bir nokta vardı; "Decoupling- Ayrışma." Yani son 10 yıldır ödevlerini iyi yapan gelişen ülkeler, artık kaderlerini gelişmiş ülkelere bağlamayacak ve pozitif yönde ayrışacaktı.

Bu hikaye tutar mı bilmiyorum ama piyasa analizinde durum hiç de bu senaryoya uymadı. Geçen sene ABD Borsaları yılı yatay kapatırken, Avrupa'da Yunanistan hariç kayıplar % 15 civarında kaldı. Pozitif ayrışması beklenen Gelişen piyasa hisse senetlerinde ise düşüş çok daha fazla oldu. Çin'den Hindistan'a, Türkiye'den Brezilya'ya kadar kayıplar % 20 ile % 30 arasında değişti.

Geçen sene tutmayan 'Decoupling' bu sene tutar mı?

İşte 1 milyon dolarlık soru. The Economist bu haftaki sayısında çarpıcı rakamlara yer vermiş. Gelişen ekonomilerin ortalama Bütçe /GSMH oranı % 2.5'lardayken, bu oran gelişmiş ekonomilerde %8'ler seviyesinde. Yani ABD, Japonya ve diğerlerinin ortalama Bütçe/GSMH oranı gelişen ülkelerden 3 kat daha kötü.

Başka bir istatistik. Borç /GSMH oranı. Gelişen ülkelerde bu oran ortalama % 40'lar, gelişmiş dünyada ise % 120'ler seviyesinde. Görüleceği gibi burada borçluluk çok net bir şeklide gelişmiş dünyanın problemi olarak görülüyor.

Buradan çıkan net sonuç; gelişen ülkeler piyasalar anlamında ayrışamasa da ekonomileri açısından pozitif anlamda ayrışıyor.

Peki, her gelişen ülke bu kadar rahat mı?

İşte 2012'in en temel sorularından biri bu olacak. Gelişen ekonomilerin 2012'de  'yumuşak iniş' senaryosu için ne kadarlık manevra yeri var?

Borçluluk anlamında ve yüksek büyüme çerçevesinde oldukça rahat gözüken gelişen ülke ekonomileri, enflasyon ve cari açık konusunda birbirlerinden ayrışıyor. Brezilya, Türkiye, Hindistan, Polonya gibi ülkeler yüksek cari açık ve enflasyon karışımından muzdarip olanlar. Dolayısı ile bu ülkeler yumuşak iniş senaryosunda faiz indirme silahını çok rahat kullanmaları mümkün değil. Eğer büyüme için faiz indirirlerse, ya cari açığı yada enflasyonu azdırma ihtimalleri var.

Diğer yandan Çin, Güney Kore, Rusya gibi ülkeler  yumuşak iniş senaryosunda daha fazla yeri olanlar. Dolayısı ile faiz silahını daha rahat kullabilirler.

Bu analizden de anlaşılacağı üzere Emerging Markets -yani gelişmekte olan ülkeler- bir bütün halinde değiller. 2012 yılı içinde aralardan ciddi ayrışma olmasını beklemek süpriz olmaz.