Advertisement

Artık bir karar vermemiz gerekiyor sanki. Enflasyonla mücadele mi? Büyümeyi desteklemek mi? Yoksa cari açık rakamımızı kontrol altına almak mı? Bu kararı verdikten sonra da, kademeli değer kazanan TL ve düşen enflasyon mu, yoksa göreceli olarak değersiz TL ve ihracat odaklı dış ticaret dengesini iyileştiren bir model mi?

Çok soru oldu ama aslında verilecek bir karar, diğer soruların cevaplarının da verilmesini sağlayacaktır. Tabii bir de 'hepsi' diye bir şık var ama bunun teoride olan, pratikte ise mümkün olmadığını gördüğümüz cevap olduğunu düşünüyorum.

Şimdi biraz rakamları hatırlayalım;

1- Ocak ayı itibari ile yıllık TÜFE % 10,60, ÜFE % 11,13 ve çekirdek enflasyon da % %8,40 seviyesinde.

2- Cari açık Aralık sonu itibariyle 2011 toplamı 77 Milyar dolar. Yıl sonu GSMH rakamı henüz belli olmadığı için tahmini olarak toplam GSMH'nın % 10,5'u seviyesinde.

3- 3. çeyrek büyüme rakamlarına göre, 2011 yıllıklandırılmış büyüme rakamı % 8,2 seviyesinde. Kasım ve Aralık sanayi üretim rakamlarına bakıldığında 2011'i % 8 gibi bir büyüme ile bitirmemiz büyük ihtimal.

4- Türk Lirası 2011 yılında gelişmekte olan ülke kurları içinde Güney Afrika Rand'ından sonra ABD Dolarına karşı %  17,6 değer kaybederek en kötü ikinci performansı gösterdi. 2012 yılının ilk 1.5 ayında ise ABD Doları'na karşı % 7,5 değer kazanarak 25 EM kuru arasında şu ana kadar en iyi performans gösteren 7. kur oldu.

5- CDS yani risk primlerine baktığımızda 30/12/2011 tarihi itibari ile Türkiye gelişmekte olan 20 ülke arasında L+ 295 baz puan ile en riskli 16. ülke oldu. Bugün itibariyle baktığımızda ise risk priminin L+260'a gerilediğini ancak sıralamada Arjantin, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'dan sonra en riskli 16. ülke olduğumuz görüyoruz.

Bu detayları uzatabiliriz.

Ancak sanırım bu kadar rakam ile maksat hasıl olmuştur diye düşünüyorum.

ABD'den Japonya'ya Brezilya'dan Çin'e kadar uzanan 78 ülke arasında % 10,6 enflasyon ile Türkiye dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip 74.'ü ülkesi.Bizden daha fazla enflasyonu olan ülkeler; Vietnam % 17,3, Kenya % 18,3, İran % 22,5 ve Venezuella % 26,3

Türkiye, 2011 yıl sonu itibariyle 77 milyar dolarlık cari açık rakamı ile nominal olarak ABD'den sonra en fazla açığı verdi.

Görüleceği üzere enflasyon konusunda da, ticaret açığı konusunda da olayları hafife  alacak olursak yandığımızın resmidir. Her ikisi ile mücade etmek zor ama işin daha zor hali bir de 3. bilinmeyen büyüme faktörünü denkleme sokmak olacaktır. Büyüme konusunda zaten her zaman olumlu bir geçmişi bulunan Türk ekonomisi, çarklar döndüğünde ve global riskler azaldığında ivmelenme konusunda vitesi yükseltmede hiç zaman kaybetmeyecektir.