Advertisement

Geçen ay açıklanan enflasyon raporunda TCMB'nin daha fazla 'şahinleşeceği' ve enflasyon konusunda tonunu artıracağını okumuştuk. Nitekim ay başından beri Merkez'in piyasaya verdiği TL'nin maliyeti gittikçe artıyor. Dün itibari ile Merkez Bankası'nın verdiği likiditenin ortalama maliyeti % 10.4'lara çıktı.

-Mayıs ayı enflasyonu önemli

TCMB yıl başından beri bozulan enflasyon beklentilerini görüyor ve kaygılanıyor. Özellikle bir süredir iki haneli seyreden TÜFE'nin sokaktaki vatandaş tarafından da kanıksanması ve ona göre fiyat ayarlamaya başlaması TCMB'nin 'korkulu rüyası'.

Bu sebeple ay başında TL likiditeyi pahalı vermeye başladı. Aynı miktarda likidite sağlıyor ancak bunu çok daha yüksek orandan vermeye başladı. Burada piyasanın gözünden kaçmayan iki nokta var:

1- Daha önce Sepet Kur'un 2.10 ve üzerinde olduğu noktada 'istisnai günlere' geçen ve TL'yi sıkıştıran TCMB artık kurdan bağımsız olarak hemen hemen her gün istisnai gün ilan etmeye başladı.

2- TCMB Mayıs ayında baz etkisi ile zaten düşecek olan enflasyonu, ay boyunca TL'nin değer kazanması sayesinde daha da aşağıya çekmeyi planlıyor.

Kısa Vadeli Bono Faizleri yükseliyor, Uzun Vadeli Tahvil Fazileri yükseliyor

İşte bu noktada TCMB'nin enflasyon savaşı piyasada farklı fiyatlamalar sebep olmaya başladı.

Kısa Vadeli tahvil fazileri ve mevduat faizleri yüksek kalıyor.

Uzun vadeli tahvil faizleri geriliyor.

Sepet Kur değer kaybetmiyor.

Yukarıdaki bu denklem piyasanın, uzun vadede enflasyona düşeceği beklentisini satın aldığını gösteriyor. TCMB açısında oldukça olumlu bir işaret. Ancak Hazine ihalelerinin önümüzdeki 3 ay oldukça kısıtlı olduğu yanı arz baskısının olmaması da faizler üzerinde yukarı gitme baskısını azaltıyor. Yani olayın bir de teknik tarafı var.

Hangi sebeple olursa olsun aşağıdaki grafik ilerisi için olumlu sayılabilecek bri görüntü. Piyasa enflasyonla mücadele de 'ciddi' olunduğunu anladığında buna pozitif tepki veriyor.

Tabii bu noktada akla başka sorular da gelmiyor değil.

Eğer tahmin edilenden daha uzun süre yüksek faiz uygulayacaksak neden hala 'koridor'da ısrar ediyoruz? Polonya'nın yaptığı gösterge faiz artırımı neden bizim için düşünülmüyor?

Başka bir soru da büyüme cephesinde. Avrupa'daki krizin ve TL'de ki yüksek faiz döneminin devam edeceği düşünüldüğünde yıl sonu % 4 büyüme hedefi tehlikeye girmeyecek mi?

Aslında bu sorulara en güzel cevap dün IMF Başkanı Christine Lagarde'dan geldi. BloombergHT'nin sorularını cevaplayan Lagarde, "Eğer %4 büyüyüp, cari açığı düşürürseniz sizi ilk kutlayan ben olurum" dedi.

Umarım ilk kutlayan Lagarde olur!