Advertisement

Eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı. Aylık TÜFE beklendiği gibi % 1,03 geldi. Böylece yıllık manşet enflasyon % 9,20’ye yükselmiş oldu. Toptan fiyatlar tarafında işler biraz daha sakin. Eylül ayı TÜFE rakamı % 1,03 gelmesine rağmen, yıllık da % 4’ler seviyesinde. İki haftadır yağmur gibi gelen zamlar Eylül ayı enflasyonuna girmedi.

Çekirdek enflasyondaki düşüş durdu

Yurt dışında core (çekirdek) enflasyon olarak adlandırılan enflasyonun tanımı, genelde işlenmemiş gıda ve enerji hariç enflasyondur. Merkez bankaları arz ve talep dengesine göre takip ettikleri enflasyon sepetini, mevsimsellikten ve politik gelişmelerden arındırmak için bu iki kalemi ayırarak bakarlar. İşte bu enflasyonun bizdeki karşılığı D endeksi. Bu kaleme baktığımızda da aylık enflasyonun %0,34 arttığını ve yıllık D enflasyon serisinin % 8 seviyesinde olduğunu görüyoruz.

Ancak Türkiye için çekirdek enflasyonun tanımı biraz daha farklı. Bizde çekirdek enflasyonda enerji fiyatları dışında kamu zamlarına çok duyarlı olan gıda, alkollü içecekler,tütün ürünlerinin de dışarıda bırakıldığı H ve I endeksleri takip ediliyor. Yani Maliye’nin son 2 hafta yaptığı alkol, benzin, enerji gibi zamların ilk etkilerinin fiyatlanmadığı enflasyon sepetleri bunlar. Maalesef oradaki resim de parlak değil. H tipi enflasyon % 7,2-; I tipi enflasyon  % 6,68 seviyesinde.

 Dünya’da enflasyon rekor düşük seviyelerde, biz hala % 7-8 bandındayız

Gelişmiş ülkelerde enflasyon oranları % 1-2  seviyesinde. Gelişmekte olan ülkelerde ise % 5’ler düzeyinde. Likiditenin bu kadar bol olduğu, Merkez bankalarının politika faizlerini rekor düşük seviyelerde tuttukları, hatta belli başlı emtia fiyatlarının yüksek fiyatlarına rağmen, enflasyonun dünya genelinde düşük kalmasının sebebi belli; talep baskısı yok.

Türkiye için de durum aynı. Talep baskısı yok. Büyüme rakamlarına baktığımızda iç tüketimin 2. çeyrek sonu itibariyle büyümeye ekstra bir baskısı yok. Hatta  iç tüketimin katkısı ‘0’. Dolayısı ile yıl sonu %7-8 bandında bitmesi beklenen enflasyona iç tüketimin bir etkisi yok.

Diğer taraftan petrol fiyatları da Türkiye’de manşet enflasyon için önemi bir kalem. Brent petrole baktığımızda yıl başından bu yana artışın sadece % 4 olduğunu görüyoruz. Geçen seneden farklı olarak  petrolün dünya piyasalarında ki seyri bu seneki enflasyona herhangi bir katkı yapmış durumda değil.

Son olarak da döviz fiyatlarına göz atalım. Özellikle Dolar/TL paritesi ikincil etkiler açısında Türkiye’de enflasyon hesaplamasında göz ardı edilmeyecek bir unsur. Yıl başından beri Dolar/TL paritesinde % 4,7 düşüş var. Yani TL, ABD Dolarına karşı % 4,7 değer kazanmış durumda.  Bu durumda, "enflasyon döviz fiyatları yukarı gitti diye yükseldi" demek de mümkün değil.

 Sonuç:

Her sene % 5-6 enflasyon hedefi verip  tutturamamak  bizi global piyasalarda zor durumda bırakıyor. Böyle bir senede dahi hedefi bulamayıp konuyu kamu zamlarına bağlamak bence işin kolay tarafı.

Sanırım kabul etmemiz gerekiyor ki; bizim bir enflasyon sorunumuz var. Bunu kabullenip bundan sonraki resmi hedefleri ona göre verirsek, belki son dönemlerde enflasyon konusunda kaybettiğimiz kredibilitemizi tekrar kazanabiliriz.