Advertisement

Haziran ayı enflasyon açıklandı. Manşet TÜFE %0.3, yıllık olarak da %9.16 olarak açıklandı. Çekirdek enflasyon da % 9.75 oldu. Haziran'da piyasanın beklediği %0'lık artışın şaşmasının en büyük sebebi gıda fiyatlarında oluşan beklenmedik artış oldu. Büyük ihtimalle Ramazan etkisi ile oluşan bu artış %9'un altına inmesi beklenen yıllık TÜFE'nin bir ay daha bu seviyenin üzerinde kalmasına yol açtı.

Son 10 yılın ortalama enflasyonu % 8.5

2004 yılından 2014 yılına kadar baktığımız 10 yıllık süreçte ortalama TÜFE %8.5'ler seviyesinde. Yıl sonu kapanışlar olarak baktığımızda 2011 sonunda %10.45 ile en yüksek, 2012'de de %6.15 ile en düşük enflasyon gerçekleşmiş. Bu açıdan bakıldığında hali hazırdaki %9.5'lar aslında 10 yıllık ortalama ile karşılaştırıldığında "çok da yüksek" sayılmaz.

Çekirdek enflasyon son 4 yılda hızlı arttı..

Gelin bir de çekirdek enflasyona bakalım. H enflasyonu olarak takip edilen ve gıda, alkollü içecekler ve tütün dışarıda bırakıldığında ortaya çıkan enflasyon kalemi de alarm veriyor. Haziran 2014 itibariyle %9.65'de seyreden çekirdek enflasyon aslında son 3 senenin problemi. 10 yıllık ortalama aldığımızda çekirdek enflasyonda %6.5 gibi bir oran görüyoruz. Hatta 2009 ve 2010'da %3'ler seviyesinde bir çekirdek enflasyon söz konusu. Ancak son 4 senedir artan bir çekirdek enflasyon var. Haziran ayındaki %9.65'lik çekirdek enflasyon ise son 7 yılın en yüksek rakamı. Buradan anlıyoruz ki mevsimsellikten arındırılmış vaziyette dahi baktığımızda enflasyonda bir yükseliş trendi söz konusu.

Peki faiz indirimi olur mu?

Enflasyonun zirveye yakın seyrettiği ve hatta çekirdek enflasyonun son 4 yıldır yükseldiği bir ortamda faiz indirimlerinden bahsetmek aslında kolay değil. Ancak enteresan bir konjonktürden geçiyoruz, 2 ayda 125 baz puan faiz indirimi yapıldı ve üzerinde daha fazla olur mu diye konuşuyoruz.

TCMB 2008 krizi sonrası indirdiği TL repo faizlerini tekrar aynı seviyeye yükseltmedi

Yine 10 yıllık çerçeveden bu kez faize baktığımızda aslında olayın özünü daha net anlayabiliriz. Bankalararası repo piyasasındaki TL faizleri bize bu konuda bir ipucu verebilir. Enflasyon hedeflemesini daha sıkı yaptığımız 2006-2008 dönemlerinde, TCMB içerideki TL faizlerini %16-%18 bandına kadar yükseltmiş. Bu 2 sene boyunca bankalararası TL repo piyasasında oranlar bu seviyelerde dolaşırken, 2008 krizi sonrası içeride TL faizleri hızla düşürüldü. 2009 başında %12'lerde olan TL repo faizleri 2011 başında %6.5'e kadar düşürüldü. Hatta 2011 yılında bu oranın zaman zaman %5'in altına indiğini gördük.

Aslında hikaye 2011 sonrası kopuyor. O tarihten itibaren özellikle çekirdek enflasyonun sert bir şekilde yükselmeye başlamasına rağmen, TCMB repo faizlerinin aynı şekilde yükselmesine izin vermiyor. 2012'de kısa bir süre %10'lar test ediliyor ancak daha sonra özellikle "yatırım yapılabilir ülke" olduğumuz 2013 yılında bu oran %5'e kadar yeniden indiriliyor.

2014'te geç kalan sıkılaştırma

2014 yılında TCMB bir kez daha "sıkılaştırma"yı hatırlıyor ve Ocak ayında repo faizlerinin %12'ye kadar yükselmesini sağlıyor. Bu hamle belki dövizin ateşini bir nebze kısıyor ancak "enflasyon canavarı" için çok da fazla bir şey ifade etmiyor.

Sonuç?

Enflasyon ile mücadele sabır ve kararlılık ister. Sadece para politikaları ile mücadele etmek  zaten mümkün değil ama bizim gibi "1 ileri 2 geri" yapıldığında hiç bir şey ifade etmiyor.